Bu Hafta İçin Saatler              

8 Şevat

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5773

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

4:26

5:40

-----

Yeruşalayim

4:32

5:46

Tel Aviv

4:40

5:41

  19 Ocak

Tel Aviv

4:46

5:47

İstanbul

4:51

5:31

2013

İstanbul

5:00

5:40

B O

 Hatırlatmalar

ü  26 Ocak Şabat: Tu Bişvat

 

 

Peraşa Özeti (Şemot 10:1-13:16)

 

[www.chabad.org]

 

 

Mısırda gerçekleşen on belanın son üç tanesi aktarılmaktadır: Bir çekirge istilası, tüm ürünleri ve bitki örtüsünü tüketir, koyu ve elle dokunulabilir bir karanlık, ülkeyi etkisi altına alır ve Nisan ayının 15’i gece yarısını vurduğu sırada Mısırın tüm behorları ölür.

 

Tanrı, Bene-Yisrael’e bir halk olarak verilen ilk mitsvayı bildirir: Ay’ın hareketlerine göre düzenlenmiş bir takvim belirlemek. Bene-Yisrael’e bunun yanında Tanrı Adına bir Pesah-korbanı getirmeleri emredilir. Buna göre bir kuzu ya da oğlak alınıp kesilecek ve Mısırlı behorları öldürmek üzere geldiğinde, Tanrının Yahudi evlerini pas geçmesi için, bu hayvanın kanı evlerin kapı sövelerine sürülecektir. Korbanın ateşte çevirme yapılarak pişirilen eti, matsa (mayalanmamış ekmek) ve maror (acı otlar) ile birlikte yenecektir.

 

Behorların ölümü, sonunda Paro’nun direnişini kırar ve Bene-Yisrael’i ülkesinden kelimenin tam anlamıyla kovar. Yahudiler ülkeden o kadar telaş içinde çıkmak zorunda kalırlar ki, yoğurdukları hamurlar mayalanmaya vakit bulamaz ve yolluk olarak yanlarına sadece mayalanmamış yiyecekler alırlar. Çıkışlarından önce Mısırlı komşularından altın gümüş ve giysiler isterler ve Mısırı servetinden ederler.

 

Bene-Yisrael’e tüm behorları kutsal olarak ayırmaları emredilir. Ayrıca her yıl, yedi [Diaspora’da sekiz] gün boyunca iyeliklerinde hiç [tahıl bazlı] mayalı yiyecek bulundurmayarak, matsa yiyerek ve kurtuluşlarını çocuklarına aktararak, Mısır Çıkışının yıldönümünü kutlayacaklardır. Bunun yanında Mısır Çıkışının ve bunun sonucunda Tanrı’ya olan sadakatlerinin bir hatırlatıcısı olarak kol ve başlarına tefilin takacaklardır.

 

GEÇMİŞ YILLARDAN

 

[Haftanın Peraşası 5758 – Vaera]

 

[“Drasha” – Rabi Mordehay Kamenetsky / www.torah.org]

 

 

Yabancı topraklarda ve bir bölümü sadist kölelikle geçen 210 yılın ardından, Bene-Yisrael özgürlüğün tadını alırlar. Mısırlı zalimler, başlarına gelen on bela sebebiyle büyük bir çöküntü içindedir ve Bene-Yisrael artık özgürlük yolculuğuna çıkmaya hazırdır. Fakat serbest kalmalarından önce Bene-Yisrael’den, iki özel mitsvayı yerine getirmeleri istenir: (1) Yeni ayın kutsanması ve (2) Korban Pesah. Bu iki mitsva, tüm Yahudi kanunları içinde, karmaşıklık kademesinde oldukça üst sıralardadırlar. Ancak bir problem vardır. Yeni ayın ilan edilebilmesi ve bu şekilde takvimin belirlenebilmesi, astronomik hesaplamalar hakkında oldukça geniş bilgi ve gök cisimlerinin konum ve hareketleriyle ilgili sofistikasyon gerektiren işlemlerdir ve bu tip işlemleri, yıllarını kölelikle geçirmiş bir milletten beklemek oldukça ağırdır. Diğer yandan Tora bu aşamada oldukça garip bir şekilde, Korban Pesah ile ilgili kuralları, oldukça detaylı bir şekilde açıklamakta, sadece korbanın hazırlanışı ve gerçekleştirilişi ile kalmamakta, kesilecek kuzunun ne şekilde ve hangi özelliklere sahip kişiler tarafından yeneceğini uzun uzun anlatmaktadır.

 

Tora öncelikle, bu korbanın etinin, sadece, söz konusu törensel ziyafete katılacak kişiler olarak önceden belirlenmiş insanlar tarafından yenilebileceğini anlatmaktadır. Daha sonra pişirme tarifine geçmekte, kuzunun bir bütün olarak, doğrudan ateşte pişirilmesi gerektiğine değinmekte ve en ufak parçanın bile tavada kızartılmaması ya da haşlanmaması gerektiği konusunda uyarıda bulunmaktadır. Aramızda tüm bunların yeterli derecede detay olduğunu düşünenleri de yanıltacak şekilde Tora, daha da ileri giderek kuzunun nasıl yeneceğini de tarif etmektedir. İlk şart, korbanın acele ile yenmesidir – ne de olsa Bene-Yisrael Mısır’dan çıkmak üzeredir ve uzun ve şarkılı ziyafetler için zamanı yoktur. Zaten Tora Bene-Yisrael’in Korban Pesah’ı, sırtlarında çantaları ve ellerinde asaları ile hazır bir şekilde yediklerini de belirtmektedir. Korbanın yenişi konusunda başka koşullar da vardır: Hiçbir kemik kırılmayacaktır. Ayrıca sabaha kadar tüm kuzu yenilip bitirilmeli, kalan parçalar ise yakılmalıdır. Başka bir deyişle, kuzunun üzerindeki her parça et bitirilecek ve sözün tam anlamıyla kuzunun iskeleti bir müzeye konulabilecek şekilde hasarsız olarak bırakılacaktır.

 

Soru: Yahudi dini ile tanışma neden böylesi çapraşık ve detaylı olmalıdır? Nereden bakılırsa bakılsın, Bene-Yisrael, bir bölümü ağır kölelikle geçmiş 210 yıllık bir sürgün döneminden çıkmış bir enkaz halindedir. Bu süre zarfında, bırakın ay takvimi gibi karmaşık bir zaman düzenini, zamanın kendisinin bile onlar için ne kadar önemli olduğu önemli bir soru işaretidir. Diğer yandan, bu süre zarfında büyük ihtimalle, (Mısırlıların tanrıları olduğu için) kuzu eti ya da herhangi bir et parçası ağızlarına girmemiştir. Çok yakında serbest kalacak olan böylesi durumdaki bir millete, bir kere olsun içinden geldiği gibi keyifli bir ziyafet çekme çok mu fazladır? Etobur mutfağıyla ilgili bu ilk tecrübe neden bu kadar kısıtlı ve detaylı olmalıdır? Halka verilen ilk emirlerin, bir şekilde basit ve “iyi his uyandıracak” nitelikte olması daha mantıklı değil midir?

 

Psikiyatri bilimine yakın kişilerin çok iyi tanıyacağı Dr. Viktor E. Frankel, Nazi Almanyası’nın vahşet dolu temerküz kamplarında uzun süre tutsak yaşamıştı. Annesi, babası, kardeşi ve karısı öldürülmüş ve fırınlarda yakılmıştı. Buna rağmen, usta bir psikiyatr olarak, Dr. Frankel, sadist barbarlığın gazabı boyunca, “İnsanın Anlam Arayışı” adlı kitabında da detaylı olarak anlattığı bir metod geliştirmiştir. Kitabında, Naziler’in, tutsaklarının her türlü insani özelliğini yok etmeyi amaçlamalarına karşın “sevilen insanların akılda tutulan görüntüleri, din ve bir ağacı ya da güneş batışını seyretmenin bile, açlık, aşağılanma, korku ve derin öfkeyi dayanılır hale getirdiğini” yazar. Frankel ayrıca, edinilmesi mümkün olan her türlü fiziksel ve manevi olgudan haz alabilmeyi nasıl öğrendiğini de tanımlar. Bu küçük sevinçler, insanın insanlık özelliğini yüceltme yeteneğine sahiptir. Küçük talaş taneleri, anlamlı bir sanat eserini oluşturabilir. Bunu göz önünde tutarak, Frankel, serbest olarak düşünebildiği seyrek saniyeleri bile, ayakta kalmış ufak güzelliklere ayırmayı başarmış ve moralini yüksek tutmayı becerebilmiştir.

 

Bir gece, tutsaklardan bir tanesi aceleyle barakaya girer ve Frankel’e, güneşin batmakta olduğunu ve hemen koşup bu güzelliği kaçırmamasını söyler. Tüm gökyüzü, çelik grisinden ateş kırmızısına kadar durmadan renk ve şekil değiştiren bulutlarla adeta canlanmıştır. İki kader dostu, bir Tanrı’nın rengarenk muhteşem eserine, bir de insanın çamur grisi baraka, gaz odaları ve fırınlardan oluşan eserine bakarlar. Birkaç dakikalık sessizlikten sonra birbirlerine dönerler: “dünya ne kadar güzel olabilirdi…”

 

Hayatın her nüansı, gerçekte manevi fırsatlarla doludur. Tanrı, sonraları Talmudsal ve alahasal kaynaklarca daha da detaylandırılacak olan ve hal-i hazırda yeteri kadar detaya sahip iki başlangıç yönergesi vererek, hayata köle gözlüğüyle bakan Bene-Yisrael’e yeni bir gözlük takımı sunmuştur. 210 yıldır sadece geceyi aydınlatan bir umut kaynağı olarak gördükleri Ay, artık onlar için maneviyatın embriyosuydu. Ay, her doğuşuyla Yahudi takviminde yeni bir yaprak çevirecek, yılın başı (Roş Aşana) ve bayramlar buna göre belirlenecekti. Diğer yandan ilk et yeme tecrübesi de, Bene-Yisrael için, Tanrı’nın İsteği’ne cevap verecekleri şekilde, mitsvalarla bezenmiş asil bir ziyafet olarak gerçekleşecekti. Etler, eski çağ barbarlarının yaptığı gibi kemikleri paramparça edilerek yenmeyecekti. Belirli ve önceden açıklanmış bir şekilde pişirilmiş etlerin hazırlanışındaki – fiziksel olanlar dâhil olmak üzere – her aşama, mükemmel bir maneviyat hissiyle dolu olacaktı. Yemek yemek gibi basit bir işlemdeki detaylar, köleleri birer prens haline sokacaktı. Her detay maneviyat ve anlayışla bezenecek, her hareket vakar içinde ve kontrollü bir şekilde yapılacaktı. Zira Bene-Yisrael artık bulabildikleri her yiyeceğe saldıracak hale gelmiş köleler değillerdi.

 

Bu tutsakların aynı zamanda yemeklerini yiyecekleri bir mekân için belirli bir düzen kurmaları gerekmekteydi.  Bu hazırlık, zarafet ve sabrı zorunlu kılmaktaydı. Tek bir lokma et bile pişmeden yenmeyecekti. Eti kaparak dişlerini kemiğe kadar gömmek yerine, tek kemiği bile kırmamaları emredilmişti. Bu da et parçalarını dikkatle almalarını gerektiriyordu. Ayrıca bir parça kemirip etin gerisini bırakmaları da yasaktı. Bu şekilde sabah Mısırlılar Bene-Yisrael’in yedikleri etin aslında tanrılarına ait olduğunu şüphe götürmez bir şekilde anlayacaklardı.

 

En basit detayda bile inanılmaz boyutlar keşfedilebilir. Ve bu hareketlerin büyüklüğü, Yaratıcısı’nın büyüklüğünü anlayıp takdir eden insanın büyüklüğünü yansıtır.

 

AFTARA ve ÖTESİ

 

[Rabi Reuven İbrahimof – www.haftorahman.com]

 

 

Bu hafta aftara: Adavar Aşer (Yirmeyau 46:13-28)

 

                                                                                         

 

Aftaranın Konusu: Aftara Yirmeyau’nun kehaneti ile başlar. Kehanete göre Babil Kralı Nevuhadnetsar ve ordusu Mısır’ı yok edecektir. Bir şey değiştireceğinden değil; ama yine de Mısır’a ordusunu savaşa hazırlaması söylenmişti. Onları kurtarabilecek tek bir şey vardı. O da Mısırlıların teşuva yapması yani tövbe etmeleriydi. Yirmeyau Mısır’ın yenileceği ve sürüleceği konusundaki kehanetine devam eder. Nevuhadnetsar Mısır’ı kuşatmaya gelmektedir ve sonunda Mısır’ı yok edecek, bütün Mısırlılar sürülecektir. Bu yüzden Mısır’da herkes yola çıkmaya hazır olmalıdır – asiller bile. Mısırlılar için bir zafer umudu yoktur. Aftara’da Tanrı’nın Mısır’ı neden cezalandırdığı da açıklanmaktadır. Bunun nedeni yıllar boyunca Mısır’ın Bene-Yisrael’e uyguladığı zulümlerdir. Şimdi bunun kısasa kısas cezalandırılmasının vakti gelmiştir. Ancak kehanet Mısırlıların sürgüne çıktıktan sonra bir gün, topraklarına geri döneceklerini de belirtmektedir. Aftara Tanr’nın Bene-Yisrael’e yönelik teşvik sözleriyle son bulmaktadır: Eğer Mısırlılar bile sürgün sonunda ülkelerine dönebileceklerse, o zaman kuşkusuz, Bene-Yisrael de Babil’den Erets-Yisrael’e geri döneceklerdir.

 

Aftara’nın Peraşa ile bağlantısı: Peraşada Mısırlılar Bene-Yisrael’e karşı vahşet uyguladıkları için cezalandırılır. Bu felaketlerden bir tanesi çekirge belasıdır. Bu aftara da Mısır ve çekirgelerle alakalı bir kısım içerdiği için seçilmiştir. Bir diğer bağlantı da peraşanın sonunda Bene-Yisrael’in Mısır köleliliğinden serbest kalarak Erets-Yisrael’e doğru yola çıkmasının anlatılmasıdır. Aynı şekilde, aftara da Bene-Yisrael’in Babil sürgününden geri döneceğini müjdeleyerek sona ermektedir.

 

Aftaradan Ders: Bazen dünyada adalet yokmuş gibi görünür. Ya kişisel ya da toplumsal hayatlarımızda birilerinin bizi istismar ettiği hissini taşırız. Ancak peygamber Yirmeyau geçmişteki düşmanlarımızın zararımızı geri ödeyeceği bir günün geleceğini garantilemektedir. Tanrı, vakti geldiğinde, yapılan tüm kötülüklerin hesabını soracaktır. Tanrı tarihi bir orkestra gibi yönetmektedir. Hepimiz Tanrı’ya yakın duralım ki Büyük Finali hep birlikte en ön sıradan izleyebilelim.

 

 

ŞABAT ALAHALARINA GİRİŞ

 

[Rabi Daniel Schloss – www.pidyon.org]

 

Şabat alahalarıyla ilgili bu yazı dizisi Mişna’da (Şabat 7:2) listelenen 39 melahaya dair temel prensipleri, Rabinik yasaklamalarla birlikte ele alacaktır. Bu dizi Şabat kanunlarını orijinal kaynaklarından öğrenmenin yerini tutma amaçlı değildir. Amaç, Şabat’ın ayrıntılı kanunlarını anlamakta, hatırlamakta ve uygulamakta yardımcı olacak bir rehber sunmaktır. Şabat çok önemli bir konu olduğundan, burada yazılanlardan uygulamasal sonuçlara varılmamalı, çıkabilecek sorularda bir Rav’a başvurulmalıdır.

 

Melaha 27: MAFŞİT – Deri Yüzmek

 

Av Melaha: Postunu kullanma amacıyla bir hayvanın derisini yüzmek.

 

Mafşit yasağı pişmiş bir yiyeceğin derisini çıkarmayı kapsamaz.

 

Melaha 28: MEABED – Tabaklamak

 

Av Melaha: Bir hayvanın postunu deri ürünü olarak kullanmak üzere tabaklama.

 

Temel Prensip: Post veya deriyi muhafaza etmek veya bunları değişime uğratmak.

 

Toladalar: Derileri tuzlamak, deri ürünlerine yağ sürmek veya onları yumuşatmak için ileri geri bükmek.

 

Gezeralar:

 

1.        Bir yiyeceği muhafaza etmek için tuzlamak. Yiyeceğin fiziksel yapısı tamamen değiştiği için bu eylem tamamen postları tabaklama işlemine benzer.

 

a.    Yiyeceği bozulmaktan korumak için üzerine bol miktarda tuz koymak yasaktır. Örneğin, kişi bir eti, üzerindeki tuzun Şabat’tan sonraya kadar kalması niyetiyle tuzlayamaz.

 

(1) Çiğ eti tuzlamak her zaman yasaktır, çünkü bu eylem muhafaza etme eylemine benzer.

 

(2) Pişmiş bir yiyeceği, tadını güzelleştirmek amacıyla tuzlamak, aynı Şabat günü içinde yenilmesi koşuluyla serbesttir.

 

(3) Bu yasak sadece, muhafaza etme amacıyla tuzlanan türdeki yiyecekler için geçerlidir. Ama örneğin, ekmeği tuzlamakta sakınca yoktur.

 

b.    Muhafaza etme/tabaklama amacıyla kullanılabileceği izlenimi veren bir madde oluşturmak yasaktır. Bu nedenle şunlar yasaktır:

 

(1)   Büyük miktarda suya tuz eklemek. Ama eğer yenmekte olan öğün sırasında bu suya yiyecek bandırma amacı varsa bu yapılabilir.

 

(2) Herhangi bir tuzlu suyu çok yüksek tuz miktarı ile hazırlamak (iki ölçek tuza bir ölçek su oranında).

 

Eğer kişi Şabat’a düşen bir Pesah Sederi için önceden tuzlu su hazırlamadıysa, o zaman bunu Şabat günü içinde küçük miktarda olma kaydıyla hazırlayabilir.

 

2.    Turşusu kurulabilecek sebzeleri tuzlamak salamuraya yatırmak veya turşusunu yapmak, örneğin, salatalık, soğan, domates, kırmızı turp gibi. Ancak bu işlem, “pişirme” melahasından türemiş bir gezeradır; çünkü turşu kurmak, pişirme etkisi yapar. Bu türdeki tuzlama şunların haricinde yasaktır:

 

a.    Her bir parça kendi başına tuza bandırılabilir ve

 

b.    O parça hemen yenmelidir.

 

3. İstisna: Bu türdeki bir yiyeceğe tuzdan önce yağ (sade sirke değil) eklenirse, ardından tuzlamaya izin verilir.

 

Örneğin, eğer kişi Şabat günü salata yapıyorsa ve sebze dolu bir kabı bütünüyle tuzlamak istiyorsa önce yağ veya salata sosunu eklemeli ve çok iyi karıştırmalıdır. Eğer kişi kazara, yağ eklemeden önce tuz koyarsa, hemen ardından yağı eklenmelidir.

 

ALİHOT OLAM

 

[Sefer Yalkut Yosef – Rabi Yitshak Yosef]

 

Tefila İçin Uygun Yer (Devam)

 

 

1. Dua edilen yerde Yeruşalayim yönünde pencere veya kapı olması gerekir. Ve bu, gerek sinagog için gerekse de [kişinin sinagoga gidemediği mücbir bir durumda] ev için geçerlidir. Bir sinagogda on iki pencere olması iyidir.

 

2. Pencere gerekliliğinin amacı, kişinin gökleri görmesi ve tüm bu evreni yaratmış olan Tanrı’ya yönelik hayranlığı ve huşu duygusu ile dua etmesidir.

 

3. Gözleri görmeyen biri için yukarıdaki sebep geçerli olmamasına karşın böyle birinin de pencereleri olan bir yerde dua etmesi yerinde bir davranıştır.

 

4. İdeal olarak pencerelerin dua yönünde [genellikle doğu] olması iyidir. Ancak bunun için cemaat içinde anlaşmazlıklara sebep olmaya yer yoktur.

 

5. Genel geçer uygulama, duayı pencereye karşı yapmakta titiz olmamaktır ve dua edilen yerde – gerek ev gerekse de sinagogda – birkaç pencerenin varlığı yeterlidir.

 

6. Pencerelerin açık olması gerekli değildir; dışarının görülebilmesi için cam yerleştirilir.

 

7. Güvenlik gibi gerekçelerin olduğu durumlarda kararı yerel alaha mercileri verecektir.

 

 

Haftanın Sözü

 

[www.aish.com]

 

                                                                                                                       

 

Kişinin kendisini dürüst görmesi onu dürüst kılmaz.