Avraam'ın YolculuğuYahudi tarihine bir ulus olarak baktığımız zaman; Tora'nın Mısır Esareti ile başlaması gerekirken, atalarımızın yani Avraam, Yitshak, Yaakov ve on iki oğlunun başından geçen olayları anlatmayı gerek görmüştür. Bunun nedeni ise "maase avot siman lebanim - atalarımızın hayat biçimleri bizler için bir rehber prensibidir. Dolayısıyla atalarımızın her davranışını çok iyi incelemeli ve kendimize dersler çıkarmalıyız.

Tora'nın Bereşit Kitabı'nda Avraam'la ilk olarak karşılaştığımızda 75 yaşındadır. Bu da ilginçtir çünkü küçük bir çocukken ne yaptığını, hangi sporlarla ilgilendiğini bilmeyi çok arzu ederdik. Ama Tanrı kafamızı konuyla ilgili olmayan bilgilerle doldurmamızı istemez. Enteresan olan, çocuksu bir anlatımdan, aşağıda felsefik bir biçime bürünmesi... Konuyla ilgili olmayan bilgiler olur mu? O zaman bütün Midraşlar konuyla ilgili olmayan bilgilerle mi dolu? Avraam 3 yaşında Tanrı'yı aramaya başlamıştır ve sonunda dünyanın bir yaratıcısı olduğuna kendisi karar vermiştir. Ancak Tora, insanların büyüklüğünü gösteren olayları değil, Tanrı'nın İsmi'nin yüceleceği olayları anlatır. Bize öğretmeye ve rehberlik etmeye çalıştığı için sadece öğrenmemiz gereken mesajları vermek ister. Avraam'ın hikâyesi Tanrı'nın ona konuşması ile başlar. Bu demektir ki Avraam hayatı boyunca hiçbir kehanetle karşılaşmadan, tektanrıcılık ideolojisi dışarıdan hiçbir şekilde doğrulanmadan yaşadı, dolayısıyla bu, Avraam'ın doğruya bağlılığı hakkında çok şey ifade eder.

Bütünüyle çoktanrılı bir dünyada Avraam tek bir Tanrı gerçeğini seçti ve kendisini -gerekirse hayatı pahasına- bir misyona, insan bilincine gerçeği getirmeye adadı. Bunu Tanrı'nın insanların O'nun için ölmesine ihtiyacı olduğu için değil, gerçek bu olduğu için yaptı.

Tanrı size düzenli olarak konuşursa bu gerçek uğruna her türlü sıkıntıya katlanırsınız ama sadece kendi inancınıza dayanarak bunu yapmak kolay değildir. Böylece Avraam'ın ne kadar büyük bir insan ve ne kadar idealist olduğu hakkında biraz fikir edinebiliyoruz. "Diğer yanda" durmakta bir mahsur görmedi ki bu Ivri -İbrani- sözcüğünün anlamıdır. İşte bu yüzden Avraam'a "proto-Yahudi" diyebiliriz.

Avraam'dan itibaren Yahudi kişiliğinde bu idealizmi -"dünyayı değiştirmek" için yılmaz bir dürtü- görüyoruz. Avraam bu dürtüyü soyundan gelenlere aktardı, onlar da dünya tarihindeki hemen her önemli ilerleme, amaç veya sosyal hareketin ön sıralarında yer aldı. (Yahudiler sadece entelektüel katkıları nedeniyle oransız sayıda Nobel ödülü almakla yetinmedi, aynı zamanda komünizm, sosyalizm, feminizm, vatandaşlık hakları, işçi sendikaları, vb. hareketlerin öncülüğünü yaptı).

Yahudi olmayan tarihçi Ernest Van den Haag şöyle yazmıştır: Modern dünyanın düşünüşüne en çok hakim olan insanların listesini yapmaları istendiğinde birçok eğitimli kişi Freud, Einstein, Marx ve Darvin'i sayacaktır. Bu dördünden sadece Darvin Yahudi değildi. Yahudiler dünya nüfusunun çok küçük bir yüzdesini oluştururken, batı kültürünün tarihindeki oranlarıyla alakasız önemlerinin sırrı nedir? (Ernest Van den Haag, Yahudi Mistik.) Van den Haag'ın sorusuna cevap, Avraam'ın kişiliğini anlayarak bulunabilir.

ÜÇ İLKE

Öyle ise Avraam'ın Tora'da nasıl tanıtıldığına bakalım. Tora'yı öğrenmek için değil de, orada karşılaştığımız kapsamlı ilkeleri tanımlamak için... Bunlardan üçünü teşhis edebiliyoruz.

Tanrı Avraam'a dedi ki: "Toprağından, doğduğun yerden ve babanın evinden sana gösterdiğim toprağa git (Bereşit 12:1). Burada Tanrı'nın Charles Dickens gibi olmadığını görüyoruz. Dickens kullandığı sözcükler başına para aldığından mümkün olduğunca laf kalabalığı yapacaktı. Tanrı ise tam tersine.

Öyle ise sormamız gereken soru: Bütün Tora'da sözcüklerini o denli idareli kullanan Tanrı neden bu emrin üzerinde bu kadar duruyor? "Kendini tamamıyla ayır, sadece toprağından değil, doğum yerinde de, babanın evinden de." Belli bir konutta belli bir zaman boyunca yaşamışsanız, orası her zaman sizin eviniz olacaktır. Daha sonra nerede ve ne kadar rahat yaşamış olursanız olun, evinizi düşündüğünüzde, aklınıza orası gelir. Bu çok derin bir inançtır. Dolayısıyla Tanrı Avraam'a "Kendini en temel duygusal seviyede ayır." diyor. Daha da önemlisi, makrokozmik tarihi açıdan Tanrı Avraam'a ve dolayısıyla Yahudi ulusuna diyor ki: "Kendini tamamıyla ayır ve farklı bir yöne doğru git."

Tanrı'nın Avraam'a çıkmayı emrettiği yolculuk sadece fiziksel bir yolculuk değildir, tarihte herkesinkinden farklı olacak bir yolculuktur. Avraam diğer uluslararasında kabul görmeyen, tek başına yaşayan bir ulusun babası olacaktır. Bu Yahudi tarihinin ilk benzersiz özelliğidir.

 İkincisini bir sonraki pasuk'ta öğreniyoruz: "Seni büyük bir ulus yapacağım, seni kutsayacağım ve adını ululaştıracağım ve sen bir kutsama olacaksın." (Bereşit 12:2) Bu pasuk Tanrı'nın Yahudi tarihine aktif olarak katılacağı sözünü iletir: "Yapacağım..." 17. yüzyılda XIV. Louis bir doğaüstü delili göstermesini istediğinde büyük Fransız aydınlanma filozofu Blaise Pascal şöyle cevap verdi: "Yahudi ulusu Majesteleri." Neden? Çünkü Yahudi tarihini biliyordu ve Yahudi ulusunun 17. yüzyıla kadar hayatta kalmasının tarihin bütün kanunlarını ihlal ettiğinin farkındaydı. Yahudilerin 20. Yüzyıla kadar hayatta kalmayı başardığını görseydi ne derdi acaba?

Yahudi tarihi doğaüstü bir fenomendir. Yahudi ulusu hiçbir zaman var olmayacaktı çünkü Avraam'ın karısı Sara kısırdı. Avraam ölecekti ve misyonu da onunla birlikte ölecekti. Ama öyle olmadı. Bir mucize gerçekleşti. Böylece Yahudi ulusunun mucize sonucunda ortaya çıktığını, tüm insanlık tarihi boyunca mucize eseri hayatta kaldığını ve en büyük imparatorluklardan daha uzun yaşadığını öğreniyoruz. Bunun nedeni, Yahudilerin benzersiz bir misyona, benzersiz bir tarihe sahip bir ulus olmasıdır. Yahudilerin başına gelen, diğer halkların başına gelmez. 2000 yıl boyunca milli bir anavatanı olmayan bir ulus olarak yaşamak normal bir şey değildir. İnsanlık tarihinde benzersizdir. 2000 yıl önce sizin olan yerde anavatanı yeniden kurmak normal değildir. İnsanlık tarihinde benzersizdir.

Ve üçüncüsü: "Seni kutsayanı kutsayacağım ve seni lanetleyeni lanetleyeceğim ve senin aracılığında dünyadaki tüm aileler kutsanacak." (Bereşit 12:3) Tanrı burada Avraam'a onun ve soyundan gelenlerin -Yahudilerin- Tanrı'nın koruması altında olacağını söylüyor. Yahudilere karşı iyi davranan uluslar ve halklar iyi durumda olacak. Yahudilere kötü davranan imparatorluk ve halklar kötü durumda olacak. Ve bütün dünya Yahudi halkı tarafından değiştirilecek. Bu, tarihin büyük ilkelerinden biridir.

Batıdaki medeniyetlerin neredeyse hepsinin yükselişinin ve çöküşünün grafiğini, Yahudilere nasıl davrandıklarına bakarak çizebilirsiniz. Kuşkusuz bunun bir kısmı doğaüstüdür, İspanya veya Almanya olsun, Polonya, ya da Amerika olsun. Zaman içinde ilerledikçe bunu göreceğiz. Başka bir kısmı ise hiç de o kadar doğaüstü değildir çünkü ülkenizde yaşayan bir grup insan varsa -eğitimli, gayretli, kendini işine vermiş, sadık, yaratıcı, iyi bağlantıları olan insanlar- onlara iyi davranır, onların size anlamlı bir şekilde katılmasını ve katkıda bulunmasına izin verirseniz, ülkeniz bundan yararlanacaktır. Bu insanları ezer ve kovarsanız, ekonomik düşüş yüzünden ıstırap çekersiniz. Ama tabii ki bundan çok daha fazlası söz konusudur.

Yani üçüncü bir ilke de vardır: ulusların ve imparatorlukların yükselişi ve çöküşü Yahudilere nasıl davrandıklarına bağlıdır. Bu şaşırtıcı bir fikir olmakla birlikte insanlık tarihinde açıkça kanıtlayabileceğiniz bir fikirdir. Yahudilerin dünya üzerindeki inanılmaz derecedeki olumlu etkisini görebilirsiniz.

Bunların hepsinin en temel olanı, Yahudilerin şimdi demokrasi ile bağlantılı olan değerlere katkıda bulunmuş olmasıdır -Tora'dan gelen değerler: yaşama saygı, adalet, eşitlik, barış, sevgi, eğitim, sosyal sorumluluk, vb. Dolayısıyla Bereşit'teki bu üç pasuk'ta Yahudi tarihindeki ilkeleri çözecek anahtarı buluyoruz. Avraam'ın yolculuğu paradigmanın kendisidir. Kişisel yaşamı ve kendisinden hemen sonra gelenlerin yaşamı, Yahudi tarihinin ne olduğunun mini bir versyonu, mikrokozmu olacaktır.