Yazdır

savuotun derin anlamiSivan ayının 6'sı, 49 gün süren Omer sayımının ertesinde, bu yedi haftanın (Şavuot) tamamlanışıyla Şavuot bayramı olarak kutlanır.

[Erets-Yisrael dışında bayram 6 ve 7 Sivan'da kutlanır. İki gün arasında kutsiyet açısından fark yoktur; hatta Tora'nın alındığı asıl gün 7 Sivan'dır.]

Rabilerimiz "Acaba Tora neden Şavuot bayramını Omer sayımına başlamış ve diğer bayramlar gibi kendine has bir tarih yazmamıştır?" sorusunu sorarlar ve cevabı şöyle verirler: "Çünkü Bene-Yisrael'e Tora'yı alacakları bildirilmişti. '[Tanrı Moşe'ye şöyle dedi:] Halkı Mısır'dan çıkardığın zaman Tanrı'ya bu dağda hizmet edeceksiniz' (Şemot 3:12) pasuşunda 'hizmet edeceksiniz' anlamındaki sözcük 'TaavduN'dur. Ancak normal şartlarda sözcük 'Taavdu' olmalıydı. Tora burada fazladan bir Nun harfi kullanmış ve sayısal değeri 50 olan bu harf yoluyla bu olayın çıkıştan 50 gün sonra gerçekleşeceğine dair bir ipucu vermiştir. Dolayısıyla Bene-Yisrael Mısır'dan çıkışından itibaren bu 50 günü sevgiyle saymaya başladılar. 'İşte bir gün geçti', 'İşte iki gün geçti' vs. diyerek söz konusu tarihi dört gözle beklediler. Bu şekilde Şavuot bayramı ile Mısır çıkışı, bu sayım aracılığıyla bir bütünün parçaları haline geldiler ve bu yüzden Şavuot'un tarihi doğrudan Mısır çıkışına bağlandı".

Pesah gecesi Mısır'dan çıktıktan sonra Yahudiler Sinay çölüne yolculuk ettiler. Orada, tüm Yahudi milleti - erkek, kadın ve çocuk- direkt olarak ilahi ortamı deneyimlediler:

" Tanrı size ateşin içinden seslendi; kelimelerin sesini duydunuz, ancak bir suret görmediniz sadece bir ses. Size anlaşmasından bahsetti, On Emir'e uymayı emretti ve onları taş tabletlere yazdı." (Devarim 4:12-13)

Tora'nın verilişi, Yahudi milletini tek bir karakter, inanç ve kaderle bağlayan bir olaydır. Ve bu olaydan beri Tora idealleri-monoteizm, adalet, sorumluluk- Batı uygarlığının ahlak temelleri olmuştur.

Şavuot Bayramı, tüm din bilginlerinin, tarihinde mutabık oldukları tek bayramdır. Şavuot Pesah Bayramı'nın ilk gününün 50 gün sonrasına rastlamaktadır. Bu gün, Tanrı'nın Sinay Dağı'nda Moşe'ye 10 Emir tabletlerini verdiği günün tarihidir.

Tora'nın verildiği esnada, insanlar gök gürlemeleri, şimşekler, dağın tepesinden tüten dumanlar görürler, kuvvetli şofar sesleri duyarlar. (Şemot -Çıkış 20:18).

Sinay Dağı'nda Moşe'ye verilen 10 Emir, son derece doğal ve yalın ahlak kurallarını öngören buyruklardır. Cinayet, hırsızlık, zina, puta tapma ve bunun gibi yalın ve doğal emirlerdir. Kişinin iyi ve ahlaklı bireyler olmalarını sağlayacak olan yönergelerdir. Fakat Tora'nın İsrailoğullarına bir deyişle bir düşünün insanda uyandırdığı hûşû duyguları duyumsanmaktadır. Bu duygunun içinde dikkatli davranma, özen gösterme, risk olasılığının hissedilmesi ve her şeye rağmen aşk ve sevgi vardır. Aşk ve sevgi duyulmaksızın kim kendini kayıtsız şartsız bir bilinmeyene teslim edebilir? Bu bilinmeyen son derece güçlü ve kendi dışında gelişen bir çekim ve etki gücüdür. Bu güç ise Tanrı'nın ta kendisidir.

Sinay Dağı'nda Tanrı Moşe'ye 10 Emir'i veya kelimeleri tebliğ ettiği zaman Moşe'ye ilk olarak şu sözlerle hitap eder. "Anohi Haşem Elokeha". Bu üç kelimenin anlamı "Ben sizin Rabbiniz Tanrı'yım" demektir.

Doğru bir düşünüşle, olaya bu şekilde yaklaşan Tanrı'nın insanlara "Ben sizinim" demesiyle, bir sevgi, aşk ve güvence verme duygusunu insanlara aktarmak istediği ortaya çıkmaktadır. Bu bir düşün, evliliği ifade etmektedir. "Atzeret" neticeden ziyade, bir gerçekleşme veya mükemmel bir sonuca ulaşmaktır.

İşte onun içindir ki Şavuot'un zamanı ve tarihi asla tartışılmamıştır. Son derece samimi ve mutlu vakitleri zaman ölçüsü ile ölçmek ne denli doğru olabilir? Elbette ki zaman kavramı hayatımızın her döneminde ve saatinde, iyi günde ve karanlık zamanlarda bizi terk edemez. Ama insanın Tanrı ile olmasının zamanı ve mekanı yoktur; olmamalıdır da.

Tanrı, Tora'yı Yahudi'ye Sinay çölünde vermiştir. Çünkü çölün yeknesaklığı, durgunluğu ve sessizliği insanın zaman ve mekan kavramını usundan öteye, mistik bir sarmalayışla fırlatıverir. Çölün o bitmez tükenmez rutin sürekliliği insanları farklı duyumsamalara yaklaştırır. Çöl, zor, sıcak ve rahatsız bir yaşama biçimi sunar insana, insan orada bir şeylerin gücüne sığınarak yaşar. Tanrı kendini insanlara daha kuvvetli bir biçimde kabul ettirmek için belki de çölü özellikle seçmiştir.

Tora'yı gözle görmek, kulakla duymak, huşu içinde, dehşet içinde kalmak; işte bu, duyguların insan ruhunda tezahür etmiş halidir.

Tora'yı sevmek bir aşk ilanıdır. Ona yaklaşırken tüm duygu ve düşüncelerimizi geride bırakıp, kendimizi tamamen ona adamamız gerekir.

Şavuot günü okunan Rut'un Megilası'nda bunun en güzel örneğine rastlanır. Yahudi dininden olmayan bir putperest olan Moav'lı Rut, kendi özgür iradesi ve mantğıyla, İsrail'in Tanrı'sına inanmış, ailesini ve doğduğu toprakları bırakıp kayınvalidesi Naomi ile birlikte Bet Lehem'e gitmiş, Tanrı'ya gönülden iman edip putlarını fırlatmış ve Yahudi olmuştur. Daha sonra Boaz ile evlenerek David Ameleh soyunun başlangıcı olmuştur. (Rut Oved'in annesi, Oved Yesse'nin, Yesse ise David Ameleh'in babasıdır.) Maşiyah'ın da David soyundan geleceği inancı vardır.

Rut'un bu davranışı Tanrı ile kulu arasında aşka, hiç kimsenin müdahale etmemesi gerektiğini son derece açık bir biçimde anlatmaktadır.

Şavuot Notları
[Tora, 2448 yılında verilmiştir. Tora bir Şabat günü verilmişti. Bu, normal işlerin yapılmadığı gün olan Şabat'ın, Tora öğrenimine ayrılması gerektiğini gösterir.

[ Dünyanın yaratılışı ile ilgili bölümün sonunda, Şabat günü Kiduş'ta söylediğimiz şu cümle dikkat çekicidir: "Vayhal Elokim Bayom Aşevii Melahto Aşer Asa - Ve Tanrı Yedinci Gün, Yapmış Olduğu İşleri Bitirdi."

Bu cümlede ilginç olan nokta, Tanrı'nın, işlerini yedinci günde bitirdiğinin söylenmesidir. Oysa bildiğimiz kadarıyla, Tanrı yedinci gün iş yapmamıştır ve dolayısıyla işlerini altıncı günde tamamlamış olması daha akla yatkındır.

Midraş'a göre Tanrı dünyayı Tora için yaratmıştı. Bu sebeple, Tora verilmeden önce yaratılış henüz amacına ulaşmış değildi ve gerçekte tamamlanmamıştı. Yaratılış Tora verildiği gün tamamlandı. Tanrı'nın "işlerini bitirdiği" "yedinci gün", Tora'nın verildiği Şabat günüydü.

[Şavuot, bundan başka üç değişik isimle adlandırılır:

Hag Abikurim -Turfandalar Bayramı (Şavuot'da turfandalar Bet-Amikdaş'a getirilirdi)

2. Atseret -Durdurma; Sonuçlandırma (Omer sayımı bu günün öncesinde tamamlanır. Böylece Şavuot, Pesah'la başlayan dönemin sonunu işaretler )

3. Zeman Matan Toratenu.- Toramız'ın Veriliş Zamanı

Şavuot kelimesi dört harfle yazılır (Şin - Bet - Ayin - Tav) ve bu harflerin her biri bu dört isme gönderme yapar:

Şin - Şavuot

Bet - Bikurim

Ayin - Atseret

Tav - Tora

Bayrama "Şavuot" adının verilmesinin sebebi nedir?

İbranice'de "Şavuot", "Haftalar" anlamındadır. Bu bayram, Pesah'ın ikinci gününden itibaren Omer'in yedi haftalık bir süre sayılmasının hemen bitimindedir. "Haftalar" olarak isimlendirilmesi de, bu yedi haftalık dönem içindir.

Şavuot kelimesi, aynı zamanda "Şevua - Yemin" sözcüğünden gelir. Tora'nın verilişi zamanında, Tanrı ve Bene-Yisrael birbirlerine yemin ettiler. Bene-Yisrael, Tora'yı takip edeceklerine ve Tanrı’dan başka herhangi bir güce itibar etmeyeceklerine, Tanrı da, Bene-Yisrael'i başka bir milletle değiş tokuş etmeyeceğine dair yemin etmiştir.

Talmud'daki hahamlardan Rabi Hananya Ben Akaşya, Tora ve Mitsvalar'la ilgili olarak şunları söylemiştir: "Kutsal ve Mübarek Olan (Tanrı), Yisrael'in (birçok ödüle) hak kazanmasını istedi; bu yüzden onlara Tora ve Mitsvaları fazlasıyla verdi." Tora 365 tane yasaklama ve 248 tane "yap" şeklinde emir içerir.

Her ne kadar, "Mitsva" kelimesinin tam çevirisi, "emir" ise de, bu kelime aynı zamanda "başlamak - birleştirmek" anlamındadır. Zira Tora öğrenip, mitsvaları yerine getirdiğimiz zaman Tanrı'yla olan bağlantımız daha da güçlenir. Tanrı'ya olan bağlantımız, yerine getirdiğimiz mitsvalar oranında güçlüdür. Mitsvaları bazı sebeplerden dolayı yerine getirmediğimiz çeşitli zamanlarda bile, uyguladığımız başka kurallar sayesinde Tanrı'yla bağlantımız kopmaz. Tanrı Bene-Yisrael'e çok mitsva vererek bu bağlantının devamlılığını garanti altına almıştır.

Bir adam, elindeki paketi postalamak üzere postaneye gider. Görevli memur paketi tarttıktan sonra adama dönerek, "Bu paket çok ağır." der. "Daha fazla pul yapıştırmalısınız."

"Ama anlayamıyorum." diye cevap verir adam. "Paketin üzerine daha çok pul koyarsam ağırlığı daha da artmayacak mı?"

Bu benzetmeyle bağlantılı olarak, Tora'nın ve mitsvaların çok ağır olduğundan şikayet eden birinin, bunların gerçek amaç ve değerini tam olarak anlayamadığını söyleyebiliriz. Tanrı'ya gerektiği şekilde bağlanabilmek için, doğru "posta parasını" ödememiz gereklidir. Tora ve mitsvalar, bu amaca hizmet eden araçlardır

"Işığım ve kurtuluşum Rab'dir. Kimden korkayım? Hayatımın kudreti Rab'dir. Kimden yılayım?"
(Teilim 27 - 1)

"Çünkü şer gününde beni çardağında saklayacak,
Çadırın örtüsü ile beni örtecek, Kaya üzerine beni yükseltecek."
(Teilim 27 - 5)