devar torasi

"Tanrı, Sara'yı, önceden söylemiş olduğu gibi akılda tuttu ve Tanrı, Sara'ya, konuşmuş olduğu gibi yaptı.

Sara hamile kaldı ve Tanrı'nın ona konuşmuş olduğu vakitte, Avraam'a, yaşlılığında bir oğul doğurdu." (Bereşit 21:1-2)

Museviliğe göre, Roş Aşana'nın bir yılbaşı günü olması ile birlikte, Hüküm Günü olarak da bilinir. Bu olayı bize bildirmesi için Tora'mıza gereksinim duyuyor olmamız bile, bu bayramın eşsizliğinin bir göstergesidir.

Roş Aşana'da neden Tora'nın bu parçasını okuruz? Bu parça, bizlerin Yargı Günü içindeki uygulamalarımıza, Tanrı'nın Krallık özelliği konusunda bilinçlenmemize ya da günahlardan arınarak Tanrı'ya ve O'nun yollarına dönme konusundaki yükümlülüğümüzü yerine getirme çabamıza ne katmaktadır?

Talmud (Roş Aşana 11a), Tanrı'nın Roş Aşana'da, hem Sara'yı, hem de (Peygamber Şemuel'in kısır annesi) Hana'yı "hatırladığını" belirtir. Bu sebeple Roş Aşana'nın ilk gününde, peraşada Yitshak'ın doğumunu konu alan bu bölümü, Aftara'da da, Şemuel'in doğumunu ve Hana'nın şükran duasını konu alan parçayı okuruz. Bu parçaları okuyarak, sadece bu kişilerin büyüklüklerini hatırlamakla kalmaz, kendimizi de tıpkı onlar gibi dua etmeye yönlendirmiş oluruz.

Diğer yandan, bu günde okunan peraşa içinden, özellikle Roş Aşana ile başlayan Teşuva günlerini daha anlamlı kılacak Teşuva ile ilgili bir ders aradığımızda da elimiz boş çıkmayız. Bu ders, oldukça beklenmedik bir kaynaktan gelmektedir. Örnek alabileceğimiz model, Avraam'ın, Sara tarafından birçok olumsuz özellikleri sebebiyle gönderilmesini istediği oğlu Yişmael'dir. Evden uzaklaştırıldıktan sonra annesi Agar ile birlikte çölde susuz kalır. Agar, Yişmael'in ölümünü görmemek için onu uzakta bırakarak ağlar. Ve birden bir şeyler olur.

"Tanrı, çocuğun sesini duydu ve Tanrı'nın meleği, göklerden Agar'a seslendi ve ona 'Neyin var Agarş' dedi. 'Korkma; çünkü Tanrı, çocuğun sesini (çocuğun) şu anda bulunduğu yere göre duydu.' " (Bereşit 21:17)

Tora burada beklenmedik bir ifade kullanmaktadır - "şu anda bulunduğu yere göre". Bu sözler bize temel bir ders vermektedir: Tanrı, her insanı, geçmiş ya da gelecekte olacaklara göre değil, şu anki durum, davranış ve düşüncelerine göre yargılar. Kişi "şu anda bulunduğu yere göre" yargılanır.

Rabi Şelomo Yitshaki (Raşi) şu açıklamayı yapar: "[Yişmael bu olayda], gelecekte yapacaklarına değil, o andaki hareketlerine göre yargılanmıştır. Çünkü Bakan Melekler, Tanrı önünde onu suçluyorlar ve 'Evrenin Hakimi! Senin çocuklarını gelecekte susamışlıkla öldürecek biri için mi kuyu yaratacaksın?' diyorlardı. Tanrı onlara cevap verdi: 'Şu anda (Yişmael) ne durumda? Dürüst biri mi yoksa kötü biri mi?' Melekler cevap verdiler 'Dürüst'. Ve Tanrı onlara 'Onu şu andaki davranışlarına göre yargılıyorum' dedi. - 'şu anda bulunduğu yere göre' ifadesi bunu ifade etmektedir."

Roş Aşana ya da Yom Kipur gibi önemli günlere gelindiğinde, birçok kişi kendisini bir ikiyüzlü, ya da en azından samimiyetten uzak görebilir ve "Geçen yıl da aynı şey oldu; özür diledim ama aynı hatalara tekrar düştüm. Büyük ihtimalle aynısı bu yıl da olacak. Öyleyse ben hangi yüzle Tanrı'dan af dileyeceğim?" sorusunu kendisine sorarak bir anda ümitsizliğe düşebilir. Bir noktaya kadar bu ikilem oldukça haklıdır da. Yarın aynı günahı işlemeyi doğrudan planlamakta olan bir kişi, bu günahtan dolayı pişman olduğu iddiasıyla Tanrı'nın önüne gelirse bunun ne kadar samimi olduğu tartışmaya açık bile değildir.

Ancak bu, sadece, bu kişi böyle bir plan içindeyse doğrudur. Diğer yandan bir kişi gerçekten ve içtenlikle pişmanlık duyduğu, gerçekten değişmek istediği ve bu değişim konusunda kesin bir karar verdiği takdirde; aynı kararı son 15 yıl içinde hep vermiş olması - ve her seferinde uygulamamış olması o an çıkacak karar konusunda ilgisizdir. Önemli olan o kişinin "o anda" ne fikirde olduğudur.

Her yıl, aynı karakter bozukluklarını, aynı davranış hatalarını, aynı günahları - bir daha yapmamaya karar vermişseniz bile - tekrar yaşıyorsanız; yine de bu önemli değildir. Evet; her seferinde bu hatalar sizin için daha kolay hale gelip hayatınızın normal birer parçası haline gelmektedirler ve bu önemli bir sorundur. Ancak yine de, şu anda gerçekten önemli olan, bu sorunlarınızı sonsuza dek çözme konusunda, gerçekten ve içtenlikle, kesin bir karar vermeniz - ve elbette, Roş Aşana boyunca Tanrı'ya, bu kararınızı tutmanızda gerekli kuvvet, dayanıklılık ve iradeyi sağlaması için dua etmenizdir. Geçen yıl, ya da bir önceki yıl olanlar konusunda endişelenmeyin. Vakit şimdidir.

"Lifeline" - Rabi Yaakov Menken 

II - Diğer Yüz

Sevivon.CoM, genelde hoş ve insanı iyi hissettirecek mesajlar verme adetindedir. Ancak bazı zamanlar, özellikle Yamim Noraim dönemi, kendimiz hakkında fazla iyi hissetmemenin daha uygun olabileceği dönemlerdir.

Bir önceki Devar Tora'daki mesaj içimizi büyük ölçüde rahatlatmıştır. Ancak, madalyonun bir de öteki yüzü mevcuttur. O da, Yargı Günü'nün geldiği ve hayatımız ile geleceğimizin bağlı olduğu kararların çıkacağı bir zamanda rehavete kapılma olasılığıdır. Rabi Balazer, bu konuya dikkat çekerek şöyle demiştir: Kişi, geçen yılki ve daha önceki Roş Aşana'ların problemsiz bir şekilde geçtiğini görerek, kendi kendine "Öyle ise, dert edecek neyim var?" diye düşünebilir. "Geçmişte olduğumdan daha kötü biri değilim; daha büyük bir günahkar olduğum söylenemez ve dolayısıyla endişe etmem için hiçbir sebep yok! Barış içinde olacağım ve geçmişte ne olduysa gelecekte de aynısı olacaktır" 

Acaba?

Acaba geçmiş Roş Aşana'ları "kazasız belasız atlatmış" olmamız, gelecek için bir garanti midir? Duvna'lı Magid, bir örnek vererek, aslında bunun tam tersinin doğru olduğunu göstermektedir. Buna göre, geçmiş yılın daha az iyi olması, bizim rahat olmamız için daha iyi bir sebep olacaktır. Ve bizi Yargı Günü konusunda asıl endişelendirmesi gereken, geçmiş yılların sorunsuz geçmiş olmasıdır. "Nasıl yani?" derseniz; Magid'in verdiği şu örneğe bir göz atın.

Bir köyde iki değirmenci, ayrı ayrı çalışmaktadır. Kazandıkları para, ancak yiyecek bir kuru ekmek ve üstlerini örtecek bir iki parça elbiseye yetmektedir. Derebeyine ödemeleri gereken yüklü kirayı toparlamaları bir türlü mümkün olmamaktadır. Derebeyi, sabırla birkaç yıl bekler, her seferinde borcu erteler; fakat sonunda sabrı tükenir. Bir gün muhafızları, borçluların kapısında belirirler ve onlarla ailelerini tutuklayarak hapsederler.

Değirmencilerden biri, gardiyanlara yaklaşır ve derebeyi ile konuşmak istediğini bildirir. İsteği kabul edilip derebeyinin önüne gelince konuşmaya başlar: "Bu zindanda çürürsem sizin bundan kazancınız ne olacak?" der. "Ben her ne isterseniz, size hizmet etmeye hazırım; çalışmam karşılığında hak edeceğim parayı borcumdan indirirsiniz."

Sözler mantıklıdır ve derebeyi tarafından kabul edilir. Buna göre adam bir yıl boyunca tarlada çalışacak, eşi inekleri sağacak, çocukları da sürülere çobanlık yapacaklardır. Bu şekilde bir yıl geçirdikten sonra da borcu silinecektir.

Adam bu şartı kabul eder ve ailesini almak üzere zindana döner. Diğer değirmenci kendisine sorar: "Ne oldu? Ne yaptın da zindandan kurtuluyorsun?" Adam derebeyi ile yapmış olduğu anlaşmayı anlatınca da, "Ne yani, bunu kabul mu ettin? Yani sen ve ailen bir yıl boyunca köle gibi mi çalışacaksınız?" diye sorar. İlki, "Başka çarem var mıydı sanki?" der ve gider.

İkinci değirmenci, derebeyi ile konuşmak istediğini söyler ve onun isteği de kabul edilir. Önüne getirilince konuşmaya başlar: "Bu zindanda çürürsem sizin bundan kazancınız ne olacak?" der. "Beni ve ailemi özgür bırakın ve işimize geri dönme fırsatı verin. Nasılsa şimdi zindanda yaşamak zorunda kalmanın ne demek olduğunu öğrendik. Bir daha geri dönmemek için yedi kat fazla çalışırız ve tüm gücümüzle birikmiş borcumuzu ve yeni yılınkini ödemeye gayret ederiz. Sözümde durmadığım takdirde beni ve ailemi tekrar hapsetmek nasılsa elinizde!"

Sözler mantıklıdır ve derebeyi tarafından kabul edilir. Adam değirmenine dönerken, köle durumuna düşmüş ilk adam, üzüntüyle, kendisi başkaları için çalışırken diğerinin normal hayatına geri dönüşüne imrenir.

Aradan aylar geçer ve yıl tamamlanmak üzeredir. Adamlardan ilki yaptığı her işi bedavaya yaparken, diğeri ise kendi işinde çalışmakta ve para kazanmaktadır. Diğer yandan kazandığı para, hiç de beklediği gibi değildir. Tıpkı bir önceki yıl gibi sadece yemeye ve giysiye yetmekte, birikmiş borcunu ödemenin ise yanından bile geçmemektedir.

Bir gün iki eski dost karşılaşır. Derebeyi hesabına çalışan, diğerine "Seni kıskanıyorum" der. "Kendi işinin başında kaldın, işini yapıp para kazanıyorsun. Ben ise başkalarının tarlasını sürüyorum ve karşılığında hiçbir şey kazanmıyorum!"

Diğeri derin bir iç geçirir ve "Beni mi kıskanıyorsun?" diye inler. "Asıl şanslı olan sensin. Belki çok zor bir yıl geçirdin, fakat her geçen gün, borcunun bir kısmı geride kalıyor. Yılsonunda ise dimdik bir şekilde özgürlüğüne kavuşacaksın. Ya ben? Her geçen gün borcuma borç katıyorum. Yılın sonunda ise, birikmiş borcuma ek olarak bir de bu yılki borcum olacak!"

Benzetme buraya kadar. Benzetilen ise açık. Geçen yıl içinde Göklerdeki Babamız'dan her türlü iyiliği aldık, ancak bunu yaparken "kira ödemekle" - Tora'yı ve mitsvaları yerine getirmekle, iyi davranışlarda bulunmakla - yükümlü kılındık. Biz ise iyiyi kendimize aldık; ama kirayı ödeyip ödemediğimiz soru işareti.

Geçen yıl her şeyi ödememiz isteğiyle Yargı Günü'ne geldik ve ağzımızda ne iddia vardı? "Evet; borcumuz çok birikti" dedik. "Ancak bize hayat, rahatlık ve barış içinde bir yıl daha ver; biz de bu yıl gayret edelim - gerçekten gayret edelim ve tüm borcumuzu silelim. Gerek bu yılınkini, gerekse de geçen yıllarınkini." Göklerden bu rica kabul edildi.

Peki sözümüzde durduk mu? Aynı ricayı tekrarlayacak yüzümüz var mı? Acaba, tüm yıl boyunca memnun bir şekilde hayatını süren, yılsonunda ise, yıl boyu sürünen arkadaşını kıskanan değirmenci ile aramızda bir benzerlik yok mu?

"Oel Yaakov" - Behukotay Peraşası

III - Toparlayalım:-)

II. bölümün sonundaki soruya cevap vermek belki bizi ümitsizliğe sürükleyebilir. Ama Tora bizden bunu istememektedir. Zira ümitsizlik insanı yok eder. Anlaşılan; Roş Aşana'dan gerçekten bir ilerleme ile çıkabilmemiz için, I. bölüm ile II. bölümü dönüşümlü olarak birkaç kez okumak gerekiyor. Aradığımız dengeyi bu şekilde sağlayabiliriz. Tanrı hepimizi iyi bir yıl ve iyi bir yaşam kitabına yazsın.

Ktiva VaHatima Tova!

--------------------------------------------------------------------------------

[1] Aftara:

[ilk gün] Vayi İş Ehad (Şemuel I {I. Samuel} [1:1 - 2:10]) /

[ikinci gün] Matsa Hen (Yirmeya {Yeremıa} [31:1 - 19])