Yazdır

rav alaluf

Bazen Yahudi toplumu arka sırada kalmış öğrencilere benzetilir. Nedense Yahudiliğin olduğu her yerde antisemitik düşünceler de mevcut olmuştur. 

Yahudi karşıtı düşünceler nedense duruma göre değişkenlik gösterir. Yani elastiktirler. İster zengin isterse yoksul olsunlar, ister kapitalist isterse komünist olsunlar, ister burjuva isterse halk tabakadan olsunlar nedense bu nefret hep aynı kalır. Çünkü kökte olan şey antisemitik bir harekettir. 

Bütün antisemitik düşüncelerin temelinde "Yahudi'nin olmadığı bir dünya" yatmaktadır. Bu düşünceye sahip olanların bir kısmı bunu açıkça ifade etmekte diğer bir yarısı ise niyetini belli etmeden gizliden gizliye bunu yaşamaktadır. 

Antisemitik düşüncelerden kurtulmak için iki çözüm önerilmiştir.  Birincisi "başkaları gibi olma isteği" olarak tanımlanır. Düşünce şöyledir: Eğer biz başkaları gibi olursak, gerek din gerekse kültür olarak onlardan biri gibi davranır hatta bunu benimsersek bize dokunmaları için gerek kalmaz. Hatta bizleri kabul ederek, nefretleri sona erer. Bu düşüncenin doğru bir çözüm olmadığı defalarca kanıtlanmıştır. Hatta en son kanıt da altı milyon insanımızın yok edildiği Holocaust gerçeğidir. 

İkinci çözüm ise Yahudiler'in bir vatanının olmasıdır. Bu her ne kadar çözüme yakın gibi görüldüyse de bu vatan kurulduğu günden beri antisemitizmi çözmekten çok körükleyen bir durum yaratmıştır. Bu noktada "bu vatana ihtiyaç yoktur" polemiğine girmek yanlıştır. Kesin bir kez söylemek gerekir ki iki bin yıllık bir sürgünden sonra kurulan devlet "reşit tsmihat geulatenu - geula'nın başlangıcının çimlenmesidir" ve son derece önemlidir.  

Bütün bunlar bir çare olmadıysa antisemitik düşüncelere karşı hangi çare bulunabilir. Bu hafta peraşada okunan "zot hukat atora - bu Tora'da bir hok'tur sözüne bakarsak hok açıklaması olmayan emir anlamındadır. İşte ne yazık ki diğer toplumlar için de antisemitizm açıklaması olmayan bir düşünce şekli durumundadır. Yahudi nefretinin geçerli nedeni yok gibidir. Birçok yan neden sıralansa da asıl nedeni bulmak imkansız gibidir. 

Talmud Bavli Masehet Şabat 84/A'da Sinay sözcüğünün Sina yani nefret kökünden türediği yazılıdır. Yahudi toplumu Tora'yı kabul ettiği günden beri toplumların hem kıskançlığını hem de nefretini uyandırmıştır. Her ne kadar antisemitik düşünceler çok daha gerilere kadar uzansa da Tora'nın alınışı bu nefreti daha da körükler gibidir.  

Pirke Avot 6/2'de her gün Horev dağından bir sesin çıktığını ve Oy! diye başladığını ifade eder. Mişna bu sesin Tora'yı küçümseyen insanları uyarmak amacı ile her gün çıktığını söyler. "Oy" insanı uyaran bir sözdür. Bet Amikdaş yıkıldığında yazılan Eha ağıtında (5/15) yine aynı sözcük kullanılmaktadır. Bu sözcük  terör anlamına gelen "eyma" sözcüğü ile aynı köktendir. Yine aynı sözcük dehşet anlamına gelen "iyum" sözü ile aynı köke sahiptir.    

Or Sameah adlı kaynağın öğretisine göre Sinay dağında Tora gitgide güçlenen ve kesilmeyen sesler eşliğinde verilmiştir. (Devarim 8/19) günümüzde hala bu sesi duymaktayız. Bu ses bizlere hala seslenmektedir.  Bu sesi duymak istemeyenler için bir başka bat kol vardır ki Mişna Avot'ta sözü edilen ses budur ve ne yazık ki "oy" ile başlamaktadır.  Bu sesi kabul etmek istemeyenler için ise bu sesin getirdiği dehşet ve terör dolu etkinlikler durmadan karşılarına çıkmaktadır. Bu sesten uzaklaşmaya çalıştıkça başka sesler bizlere "kim olduğumuzu ve neden burada olduğumuzu defalarca haykıracaktır. 

Ancak bir de bu sese kulak verenler vardır. Bu sese kulak verenler nerede olurlarsa olsunlar Yahudi gibi yaşamanın ve davranmanın esas olduğunun, bunun Tora'nın hokları gibi değiştirilmez ve esas olduğunun bilincindedirler. 

Zot hukat atora. Bu Tora'da hoktur.