Haftanın Peraşası BülteniAazinu peraşasının büyük bölümü, 70 dizelik bir şarkıdan oluşur...
arşiv...

Lütfen Peraşa Kâğıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

11 Ekim

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2008

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

4:37

5:48

-----

Yeruşalayim

4:29

5:40

Tel Aviv

4:52

5:49

12 Tişri

Tel Aviv

4:44

5:41

İstanbul

6:18

6:58

5769

İstanbul

6:07

6:47

A A Z İ N U

 Hatırlatmalar:

ü 14 Ekim Salı: Sukot I (Yom Tov)

ü 15 Ekim Çarşamba: Sukot II (Diaspora'da Yom Tov)

ü 20 Ekim Pazartesi: Oşana Raba (Sukot VII)

ü 21 Ekim Salı: Şemini Hag Aatseret (Erets-Yisrael'de: Simhat Tora)

ü 22 Ekim Çarşamba: Şemini Hag Aatseret II (Diaspora'da: Simhat Tora)

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

 

Peraşa Özeti (Devarim 32:1-52)

[www.chabad.org]

 

Aazinu peraşasının büyük bölümü, 70 dizelik bir şarkıdan oluşur. Bu şarkı, Moşe tarafından, dünyadaki hayatının son gününde Bene-Yisrael'e söylenmiştir.

Yeryüzü ve gökleri tanık olarak davet eden Moşe, halkı "Eski günleri hatırla / Tüm nesillerin yıllarını anlayın / Babana sor ve o sana anlatsın / Yaşlılarına [sor] ve sana söylesinler" sözleriyle teşvik etmektedir. Bahsettiği, Tanrı'nın onları çölde nasıl bir ulus haline getirdiğinin, Kendi Halkı olarak seçtiğinin ve onlara bollukla mübarek kılınmış bir ülkeyi bahşettiğinin halk tarafından hiçbir kuşkuya yer olmadan bilinmesinin önemidir. Şarkı aynı zamanda bir uyarıda bulunur: "Yeşurun [=Yisrael] şişmanladı ve tekmeledi / Yağ bağladın, kalınlaştın ve kabalaştın / Onu meydana getiren Tanrı'ya sırtını döndü / Ve kurtuluşunun Kayası'nı hakir gördü". Bu durumun sonucu, akıl almaz felaketler olacaktır. Tanrı bunu Tanrı'nın "Yüzü'nü Saklaması" olarak tanımlar. Yine de Moşe bir söz verir: Sonunda Tanrı, Kulları'nın kanlarının intikamını alacak ve Halkı ile Ülkesi ile teselli edecektir.

Peraşa Tanrı'nın Moşe'ye, Nevo dağının zirvesine çıkması konusunda talimat vermesiyle sona erer. Moşe buradan, ölmeden önce Erets-Yisrael'i görebilecektir. Ancak oraya, Tanrı'nın Bene-Yisrael'e verdiği Ülke'ye giremeyecektir.

 

DEVAR TORA

[Rabi Şlomo Jarcaig - www.torah.org]

 

Duyarlılık Eğitimi

 

Moşe ölümünden birkaç saat önce, Bene-Yisrael'e son sözü olarak, Tanrı'ya övgü ve motivasyon içeren bir şarkı öğretir. "Kaya! Eylemi mükemmeldir, zira tüm yolları adalettir; Güven Tanrısı; haksızlık yok! Dürüst ve doğrudur O" (Devarim 32:4). Raşi "Güven Tanrısı" ifadesini, Tanrı'nın, bulunduğu bir vaadi mutlaka yerine getireceği konusunda güvenilir olmasıyla açıklar. Tanrı, Gelecek Dünya'da tsadiklere hak ettikleri ödülü vereceği konusunda güvenilirdir. "Haksızlık yok!" ifadesi de ilk bakışta gereksiz görünmesine rağmen, ek bir noktayı vurgulama amaçlıdır: Günahkâr kişiler bile, yapmış oldukları bazı olumlu davranışlar için ödülsüz bırakılmayacak, bu konudaki ödüllerini bu dünyada alacaklardır.

Bu durum pek dengeli görünmemektedir. Eğer bu dünyadaki ödüller gelecek dünyanın ödülleriyle mukayese edilebilir nitelikteyse, tsadiklere de, günahkârlara olduğu gibi, yaptıkları iyi işler için bir miktar dünyevi ödül tahsis edilemez miydi? Yok, eğer ödüller benzemiyorlarsa, neden günahkârlar yaptıkları iyi davranışların manevi ödüllerini de almasınlar?

Hahamlarımız (Pirke Avot 4:22) bize, Gelecek Dünya'daki bir saatlik mutluluğun bu dünyada zevklerle dolu bütün bir hayattan çok daha iyi olduğunu öğretmişlerdir. Tsadikler bu dünyada yaptıkları mitsvalar için ödül almazlar, çünkü bu dünyadaki herhangi bir ödül buna yetmez. O halde bu tür ödüller neden dürüst olmayanlar için yeterli olmaktadır?

Rabi Eliyahu Dessler bunu şöyle açıklar: Bir kişi öldüğü zaman, ruhu, yaşam süresince taşıdığı karakter ve bütün değerlerle bezenmiş bir halde, ödüller de dâhil olmak üzere bütün deneyimlerin sadece manevi olduğu bir âleme geri döner. Hayatta sadece fiziksel ve geçici zevklere odaklanmış bir kişi için bu durum çok acı veren bir işkencedir. Bu kişi kendini aslında istediği şeylerin bulunmadığı bir âlemde bulur; zira sahip olduğu manevi değerlerin kıymetini anlayacak yöntemleri hiçbir zaman geliştirmemiştir. Bu hazineyi gerçek bir ödül olarak değerlendirme yeteneğinden yoksundur. Öyleyse yapmış olduğu mitsvalar için Tanrı onu nasıl ödüllendirebilir? O kişiye sadece o kişinin değer verdiği zenginlik, itibar ve lüks mallar gibi, bu geçici dünyada geçerli olan fiziksel değerleri verir. Böyle bir karşılık aslında gerçek manevi ödülle mukayese edilemeyecek kadar önemsiz olmasına rağmen, o kişinin seçtiği ve onu mutlu edecek olan ödül budur. Öte yandan karakterini, Tanrı ile bağlantı kurmaya, Tora çalışarak ve mitsvaları yerine getirerek Tanrı bilinci ile geliştirmeye odaklanan kişi için, bu dünyadaki fiziksel ihtiyaçlar birer engel teşkil eder. Fiziksel bedenin ölümüyle, bu sınırlamalar ortadan kalkar ve ruh en doruk noktadaki zevki tatmaya ve yaşamaya hazır bir şekilde Tanrı ile bağlantı kurabilir.

Bu ilişkinin gelişmesi, Tanrı bilincinin ortaya çıkması, bu dünyada fiziksel yaşantımızda kullanmayı seçtiğimiz duyarlılık eğitiminin bir ürünüdür. Kipur günü boyunca sık sık Tanrı'ya "Babamız" diye hitap ettik ve O'nun çocukları olduğumuzu dile getirdik. Şimdi bunun gerektirdiği bir yaşam sürmenin zamanıdır.

 

DEVAR TORA

[Rabi Eli Mansour - www.dailyhalacha.com]

 

Sukot'ta Teşuva

 

Hasidik bir öykü vardır. Bir adam Rabi'ye gider ve teşuva için bir reçete ister. İşlemiş olduğu birçok ciddi günahın listesini Rabi'ye uzatır ve Rabi listeyi dikkatlice okur. Rabi bütün bu günahlardan bağışlanmak için katlanması gereken uzun ve zor bir süreç hakkında adamı uyarır ve ayrıntıları vermeden önce, adamın her söyleneni tam olarak yapması için söz vermesini şart koşar. Adam bunu kabul eder ve Rabi ona gelecek yıl her gün kuvvetli bir kahvaltı ile çeşidi bol güçlü bir akşam yemeği yemesini emreder. Ayrıca özel konforlu yataklar ve en yumuşak yorganları satın almasını ister.

Oruçlardan ve kendine eziyetlerden oluşan bir reçete bekleyen adam bu talimatı duyunca olağanüstü sevinir. Rabi'nin söylediklerini tam olarak uygular ve en besleyici yemekleri yiyerek, en konforlu yataklarda yatar. Ama birkaç hafta sonra lezzetli bir kahvaltının tadını çıkarırken, aniden titremeye başlar. "Bu kadar lezzetli bir yemeği nasıl yiyebilirim? Nasıl böyle bir zevk ve mutluluk yaşamayı kabul edebilirim? Ben günahkâr biriyim! Tanrı'ya ihanet ettim - ama işte O bana ne büyük bir şefkatle karşılık verdi!" Adam büyük bir pişmanlık ve utanç duygusuna kapılarak iştahını kaybeder ve yemek yiyemez. Ama eşi Rabi'ye verdiği sözü ona hatırlatır, bu yüzden adam kendini yemeye zorlar. Her öğünde ve her rahat uykuda suçluluk duygusu artmaya başlar. Nihayet bir sene sonra, Rabi'ye gidip yaşadıklarını anlatır. Rabi şöyle cevap verir: "İşte şimdi teşuva yapmış birisin. Şimdi gerçekten pişmanlık ve suçluluk hissettiğine göre, teşuva sürecini tamamlamış bulunuyorsun."

Asırlar önce, Yahudiler arasında fiziksel varlığı bastırma ve kendine acı çektirme bir teşuva yöntemiydi. Büyük Kabala ustası Ari Zal, dikenlerin üstünde yuvarlanır ve bedenini kanatırdı; başka dindarlar dondurucu kış sabahlarında karın üstünde yarı-çıplak yuvarlanırlardı. Birçok Kabalist her hafta birkaç gün oruç tutardı. Fiziksel olarak daha narin ve dayanıksız olduğumuz ve sırf sabah kahvemizi içmediğimiz için kendimizi işimize vermekte güçlük çekecek kadar zayıfladığımız günümüzde ve çağımızda bu tür uygulamalar mümkün ve uygun değildir. Söz konusu teşuva yaklaşımını yılda sadece bir gün, Kipur gününde kendimizi arındırma ve temizleme yöntemi olarak, kendimize fiziksel konforu ve zevki kısıtlayarak izleriz. Ama bunu bütün sene boyunca yapamayız. Günümüzde bir Rabi, cemaatine karda yuvarlanmayı ve haftada birkaç kez oruç tutmayı tavsiye etseydi, herkes bunu gerçek dışı ve anlamsız bulacak, söylediklerini göz ardı edecekti.

Bizim için teşuva yapmanın en etkili yolu, hikâyedeki Rabi'nin kendi takipçisine verdiği talimattır. Kendimize eziyet etmek yerine, aksine, her sabah güzel bir kahvaltı etmeli, mantık sınırları içinde, aşırı lükse kaçmaksızın giysiler satın almalı, kendi evlerimizde yaşamalı, fiziksel ve maddi zevkler tatmalıyız. Ama her alış veriş yaptığımızda, her mükellef sofraya oturduğumuzda kendimize şunu sormalıyız: "Gerçekten de ben bunu hak ediyor muyum?" Bunu yapan bir kişi için, her zevk anı bir teşuva anı, içten bir pişmanlık anı olarak yaşanacaktır. Bu tutum içinde hayatımız boyunca her gün birkaç kez teşuva yapmış oluruz. Çocuğumuz mükemmel bir notla her eve döndüğünde, her mükemmel park yeri bulduğumuzda, bir damat ve gelinle kutlama yapma imtiyazını her bulduğumuzda, ailemiz veya arkadaşlarımızla geçirdiğimiz her zaman, içten içe bir suçluluk duymalıyız. Tanrı'nın bize pek de hak etmediğimiz bir şey bahşettiği hissini taşımak gelişmemiz ve ilerlememiz için bize esin kaynağı olacak; O'na yönelik şükran duygularımızı arttırırken, söz konusu güzelliklere hak edecek bir yaşam sürmek için motivasyon yaratacaktır.

Bu bağlamda gerçek teşuva Sukot'ta başlar. Kipur gününün tam aksine, Sukot gününde bize en güzel yemekleri yememiz, sevinmemiz, kutlamamız, şarkı söylememiz, dans etmemiz eğlenmemiz söylenir. Birkaç gün önce Kipur gününde günahlarımızı defalarca itiraf ettikten sonra, bu sevinç ve kutlama deneyimi bizi huzursuz etmelidir, çünkü Tanrı'nın, bize tüm bu kutlamaları, kusurlarımıza rağmen verdiğini aklımızda tutmalıyız. O halde Sukot bizi yıl boyunca sürecek devamlı bir teşuvaya hazırlar; zira bize bahşedilen her güzellik, teşuva yapma ve Tanrı'ya yaklaşma gerekliliğinin birer hatırlatıcısıdır. Kipur günü yapılan zorlu, fiziksel zevklerden uzak teşuva yıl içinde bir gün uygundur. Sukot'taki teşuva ise senenin diğer her günü için geçerlidir.

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

 

Suka'da Oturma Mitsvası

 

1.      Suka mitsvası şu şekildedir: Orada yiyip içmek ve tüm yedi gün boyunca veya gündüz ve gece orada yaşamak. Öyle ki, bu bayram boyunca, asıl yaşanan yer Suka, geçici barınak da evmiş gibi davranılmalıdır.

2.      Sukot bayramında Suka'nın dışında yemek yemek yasaktır. Fakat meyve, içecek ve ekmeksiz şeyler Suka dışında yenebilir. Ancak bu söylenen, bayramın geneli için doğrudur. Fakat ilk iki akşam Suka'da en az Kazayit (27gr.) kadar ekmek yeme zorunluluğu vardır. Kazayit kadar ekmek, yendiğinde Birkat Amazon söylemeyi gerektirecek kadar bir ölçüdür. Bir kişi rahatsız olsa bile, ilk iki gece Suka'da yemekle yükümlüdür.

3.      Sukot'un ilk gecesi hava tamamen kararmadan ve yıldızlar çıkmadan önce Suka'da yemeğe oturulmaz.

4.     

291

 
Her ne kadar yukarıda, "ekmek yemek istemeyen bir kişi meyve vs. ile geçiştirmek istiyorsa Suka dışında yiyebilir" dediysek de, Sukot'un 7 günü içinde toplam 14 kez Suka'da yemek yükümlülüğü vardır. Her zaman 3 Seuda yemenin gerekli olduğu Şabat haricinde, Sukot'un 7 günü boyunca, biri sabah biri akşam olmak üzere her gün iki öğün yemek zorunludur. Fakat yağmur yağdığı takdirde Suka'da oturma konusunda muafiyet söz konusudur.

5.      Uyumak bile Suka'nın içinde olmalıdır. Fakat rahatsız olan bir kişi bundan muaftır.

6.      Hastalar Suka mitsvasından muaftırlar. Çocuklar 5 yaşından itibaren mitsvalara alışmaları için Suka'da yemeğe getirilirler.

7.      Hava çok soğuksa, bundan rahatsızlık duyan bir kişi, Suka mitsvasından muaftır. Yağmur yağmasına veya havanın çok soğuk olmasına karşın, canına eziyet edip Suka'da oturmakta ısrar eden kişiye "akılsız" denir. Hatta böyle bir kişi Lişev Basuka berahasını söylerse, bu beraha boşadır.

8.      Tencereler Suka'ya sokulmaz. Yemekler tabaklara Suka'nın dışında konur. Ayrıca tabaklar Suka'da yıkanmamalıdır.

9.      Suka'da yemek yerken yağmur başladığı için eve girildiyse, yağmur durduğunda tekrar Suka'ya gitme zorunluluğu yoktur. Seuda evde bitirilir ve Birkat Amazon da evde söylenir. Havanın bulutlu olduğunu gören bir kişi, en iyisi, Suka'da Amotsi yaparken, Seuda'yı olası bir yağmur sebebiyle evde bitirmesi gerekebileceğine de yoğunlaşmalıdır.

 

Suka'da Kiduş ve Berahalarla İlgili Kurallar

 

1.      Sukot'un ilk gecesi Suka'ya girildikten sonra şarap dolu bir bardak alınır ve Kiduş'ta 4 beraha söylenir: [1] Bore Peri Agefen, [2] Mekadeş Yisrael Veazemanim, [3] "Baruh Ata AD..., E-loenu Meleh Aolam, Aşer Kideşanu Bemitsvotav, Vetsivanu Lişev Basuka - Bizleri emirleriyle kutsayan ve bizlere Suka'da oturmayı emreden Evrenin Kralı, Sen, Tanrımız; Mübareksin", [4] Şeeheyanu. İkinci gece ise Kiduş'ta önce Şeeheyanu sonra Lişev Basuka berahası söylenir. Her iki gece şaraptan asgari 87gr. içildikten sonra eller yıkanarak Netilat Yadayim yapılır ve Amotsi'den sonra yemeğe oturulur.

2.      İlk gece Suka'da yemek yenememişse, ikinci gece Kiduş'ta önce Lişev Basuka ve sonra Şeeheyanu berahası söylenir.

3.      Hol Amoed'in 5 günü boyunca ne Kiduş ne de Şeeheyanu berahası söylenir. Ama Lişev Basuka berahası söylenir ve bu, Amotsi berahasının ardından ekmek lokması yenmeden yapılır.

4.      Lişev Basuka berahasını Amotsi'nin hemen ardından söylemeyi unutan bir kişi, eğer bunu yemeğin ortasında hatırlarsa, orada söyler. Hatta yemek bittikten sonra hatırlarsa, o zaman bile söyleyebilir.

5.      Lişev Basuka berahası ayakta söylenir ve beraha bittikten sonra oturulur.

6.      Şabat gecesi Suka'da yemek yerken, ışıklar sönerse ve evin içinde ışık varsa, yemek için Suka'dan çıkılıp eve gidilebilir.

7.      Sukot'un yedi günü boyunca Suka'ya girişte şu sözleri söylemek iyidir: "Tanrı'nın, Tora'da yazdığı gibi ‘Yedi gün Sukalar'da oturacaksınız' sözleriyle verdiği, Suka'da oturma emrini yerine getirmeye hazırım".

8.      Sabahları Suka'da 27gr.dan az miktarda hamur işi yenirse Lişev Basuka berahası söylenmez. Yine de şüpheden çıkmak için en iyisi, Netilat Yadayim yapmak, Amotsi ve ardından Lişev Basuka söyleyerek ekmek yemektir.

 

Lulav Berahası Ve Naanuim

 

1.      Sukot'un ilk günü güneş doğmaya yüz tuttuğunda [mümkün olduğu kadar erken saatte], evde Suka varsa oraya [yoksa sinagogdaki Suka'ya] gidilir. Ve Arbaat Aminim (Dört Bitki Türü" mitsvası yerine getirilir.

2.      Arbaat Aminim'i satın alma imkânına sahip olmayan bir kişi, sinagogda halk için alınanlarla Hova'dan çıkabilir. Zira sinagog yönetiminin, tüm cemaat için Arbaat Aminim satın alınması gelenekselleşmiştir. Arbaat Aminim'i olmayan Yahidler [sinagogun müdavimleri] bu Lulav ve Etrog'la Hova'dan çıkarlar.

3.      Adaslar (mersin aüacı dalları) ve Aravalar (söğüt dalları), birlikte Lulav'a bağlanır. Bağlama şu şekilde yapılır: Lulav'ın belkemiği (Şidra) karşımızda olacak şekilde, 3 Adas dalı Lulav'ın sağına, 2 Arava dalı ise soluna, fakat Adas'tan biraz aşağıya yerleştirilir. Ardından hepsi birden düğümlerle bağlanır.

4.      Lulav berahası söylenmeden önce, 3 Adas ve 2 Arava'nın bağlı olduğu Lulav sağ ele alınır. Etrog ise ya diğer elde tutulur ya da henüz ele alınmaz. Lulav'dan ayrı tutulur.

299

 
 Sonra neşeyle şu beraha söylenir: "Baruh Ata AD..., E-loenu Meleh Aolam, Aşer Kideşanu Bemitsvotav, Vetsivanu Al Netilat Lulav - Bizleri emirleriyle kutsayan ve bizlere Lulav tutmayı emreden Evrenin Kralı, Sen, Tanrımız; Mübareksin". Beraha tamamlandıktan hemen sonra Etrog da Lulav'la birleştirilir ve dört bitki birlikte sallanır.

5.      Lulav berahası o bayramda ilk kez söylendiyse, ardından ayrıca Şeeheyanu berahası da söylenir. Diğer seferlerde sadece Al Netilat Lulav berahası söylenir. İlk gün unutkanlık sebebiyle Şeeheyanu söylememiş ya da bir rahatsızlık sebebiyle Lulav tutmamış bir kişi, Şeeheyanu berahasını, bayramın yedi günü boyunca söyleyebildiği ilk gün söyleyebilir.

6.      Arbaat Aminim için berahayı sinagogda söyleyecek olan bir kişi, Al Netilat Lulav ve Şeeheyanu berahalarını, cemaat Alel'e başlamadan önce söylemelidir.

7.      Beraha sırasında Lulav aynen yetiştiği ve büyüdüğü şekilde - yani yukarı dönük halde - tutulmalıdır.

 

Naanuim (Dört Bitkiyi Sallama) Kuralları

 

1.      Arbaat Aminim [Lulav, Adas, Arava, Etrog] sevincin simgesi oldukları için, bunları, Tanrı'ya övgüler içeren parçalardan oluşan Alel duası sırasında elimizde tutarız.

2.      Dört bitki çeşidini bir buket gibi göklere doğru kaldırmamızın amacı; Tanrı'nın bu güzel dünyanın Hâkimi olduğunu ve yeryüzündeki tüm bolluğun O'nun verdiği bereket sayesinde var olduğunu kabul ettiğimizi ifade etmektir. Bu sembolik buketle, Yüksek Takdiri'nin bahşettiği muhteşem güzellikler için Tanrı'ya şükranlarımızı sunarız.

3.      Hazan, Alel duasına başlarken Arbaat Aminim'i olan herkes hemen onları eline alır. 3 Adas ve 2 Arava'nın bağlı olduğu Lulav sağ elde, Etrog ise sol elde ve Lulav'a bitişik şekilde tutulur. Odu L'AD... Ki Tov, Ana AD... Oşia Na, ve Alel'in en sonundaki Odu L'AD... Ki Tov cümlelerinde hepsi birden iki elle tutulur ve sallanarak Naanuim yapılır.

       Şehrimizde [İstanbul'da] Naanuim şu şekilde yapılır: Güney yönüne dönülür; Odu sözcüğü söylenirken Lulav üç kez ileri geri sallanır. L'AD... (Tanrı'nın İsmi) söylenirken durulur ve Tanrı düşünülür. Sonra kuzeye dönülür ve Ki sözcüğü söylenirken bu arada Lulav üç kez ileri geri sallanır. Sonra doğuya - Ehal Akodeş'in tarafına - dönülür ve Tov sözcüğü söylenirken Lulav üç kez o yönde sallanır. Ardından Lulav yukarı yönde üç kez sallanırken Ki sözcüğü söylenir. Sonra Leolam sözcüğü söylenirken bu kez Lulav yukarıdan aşağıya doğru [ama ters değil, dik tutularak] üç kez sallanır. En sonda da batıya dönülüp Lulav bu yönde üç kez ileri geri sallanırken Hasdo sözcüğü söylenir.

301

 
        Ana AD... Oşia Na cümlesi söylenirken şöyle yapılır: Ana sözcüğünün A hecesinde güneye, Na hecesinde ise kuzeye doğru Lulav üç kez ileri geri sallanır ve ardından durularak AD... (Tanrı'nın İsmi) söylenir; fakat bu sırada Lulav sallanmaz. Sonra doğu yönüne - Ehal Akodeş'in tarafına - dönülür ve Lulav, Oşiya sözcüğündeki O hecesi söylenirken üç kez bu yönde getirilip götürülür. Sonra Lulav yukarı doğru yönlendirilerek Şi hecesi söylenir ve aşağıdan yukarıya doğru üç kez sallanır. Ardından A hecesi söylenirken Lulav bu kez yukarıdan aşağıya üç kez sallanır. Son olarak da batıya dönülüp Na sözcüğü söylenir ve bu yönde Lulav üç kez ileri geri sallanır. Bu iki kez tekrarlanır.

         Alel'in en sonunda yer alan Odu L'AD... Ki Tov Ki Leolam Hasdo cümlesinde de yukarıda anlatıldığı gibi yapılır.

 

Haftanın Sözü

[Shabbat Shalom Weekly - Rabi Kalman Packouz]

 

Olabileceğiniz kişi olmak için hiçbir zaman geç değildir.

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 538 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.