Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

23 Ağustos

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2008

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

6:48

8:00

-----

Yeruşalayim

6:40

7:51

Tel Aviv

7:03

8:02

15 Av

Tel Aviv

6:55

7:54

İstanbul

7:50

8:30

5768

İstanbul

7:39

8:19

V A E T H A N A N

 Hatırlatmalar:

ü Tu Beav

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

 

Peraşa Özeti (Devarim 3:23-7:11)

[www.chabad.org]

 

Moşe, Bene-Yisrael'e, kendisinin Erets-Yisrael'e girmesine izin vermesi için Tanrı'ya nasıl yalvardığını, Tanrı'nın bunu reddettiğini ve bunun yerine bir dağa çıkıp Erets-Yisrael'i görmesini söylediğini anlatır.

Tora'nın özetle tekrarına devam eden Moşe, Mısır'dan Çıkış'tan ve Tora'nın verilişinden, insanlık tarihinde daha önce görülmemiş bu olayları açıklayarak bahseder. "Bu kadar büyük bir olay hiç gerçekleşti mi, ya da buna benzer bir olay duyuldu mu? İnsanlar hiç Tanrı'nın sesini alevlerin ortasında duyup ... yaşamaya devam edebildi mi? Sana, Aşem'in Tanrı olduğunu ve O'ndan başka Tanrı olmadığını bilmen için [tüm bunlar] gösterildi".

Moşe, gelecek nesillerde halkın Tanrı'dan uzaklaşacağını, putlara tapacağını ve Ülke'den sürülüp, diğer milletlerin arasına dağılacağını, ama sonra, Tanrı'yı arayıp, O'nun emirlerine uymak için Teşuva yapacağına dair kehanette bulunur.

Peraşamızda, ayrıca, On Emir'in tekrarı ve Yahudi inancının temellerini belirten Şema'nın  cümleleri de yer alır. Bu temeller, Tanrı'nın Birliği ("Dinle Ey Yisrael: Aşem, Tanrımız'dır, Aşem ‘Bir'dir"), Tanrı sevgisi mitsvası, Tora öğrenimi ve "bu sözleri" Tefilinler'le kolumuza ve başımıza, Mezuzalarla da evlerimizin kapı eşiğine yerleştirmemizdir.

 

DEVAR TORA

["Legacy" / Rabi Naftali Reich - www.torah.org]

 

Görüş ve Kavrayış

 

Uzun zamandır beklenen an nihayet yaklaşmaktadır. Çölde geçen kırk uzun sene sona ermektedir. Bene-Yisrael Yarden Nehri'nin uzak olan kıyısında kamp kurmuşlardır ve Erets-Yisrael'e girmeye hazırlanmaktadırlar. Yisrael kampını coşkulu bir sevinç kaplamıştır, ama bu sevince bir de hüzün gölge düşürmektedir. Büyük liderleri Moşe, yolculuklarının bu son kısmında, kölelikten devlet olma durumuna geçerken, onlara eşlik edemeyecektir.

Bu haftaki peraşada, Moşe'nin Tanrı'ya bu zor kararı iptal etmesi için yakarışını okuyoruz. Ama Tanrı Moşe'ye sadece minik bir taviz bahşeder. Moşe'nin ölmeden önce, Nevo Dağı'nın tepesine çıkmasına ve ülkenin her tarafını, kuzey, güney, doğu ve batısını seyretmesine izin verir.

Akla birçok soru gelmektedir. Moşe'ye giremeyeceği ülkenin umut verici bir görüntüsünü göstermek, onun eksiklik hissini kuvvetlendirmeyecek midir? Bunun yanı sıra, dağın en yüksek tepesindeki noktadan bile olsa, Moşe'nin bütün ülkeyi en uzak sınırlarına kadar görmesi nasıl mümkün olabilir? Ve bu eğer bir mucize idiyse, neden dağın tepesine çıkması gerekiyordu? Tanrı ona aynı mucizevî görüntüyü neden deniz seviyesinde göstermemiştir?

Bir an için durup düşünelim. Moşe dağın en yüksek tepesinde iken, tam olarak ne görmüştür? Erets-Yisrael'e girmesini nasıl bir manzara kısmen telafi edebilirdi? Bunun cevabı görüş ile kavrayış arasındaki farkta gizlidir. Kuşkusuz, Moşe ülkenin hoş çevresi veya ovaları süsleyen güzel çiçekleriyle ilgilenmiyordu. Dağa ülkenin yüzeysel güzelliğiyle gözlerinin bayram etmesi için tırmanmış değildi. Onun yerine, kutsal toprağa derin bir bakış atmak, yüzeyin altını araştırmak, onun kutsal ve manevî özü ile bağlantı kurmak, gözlem, kavrayış ve bilgi ile onun özünü yaşamak istemişti.

Daha önce Moşe Midyan'da bir kaçakken, Tora bize Moşe'nin alev içinde olan ama yanmayan bir çalılık gördüğünü ve şunları düşündüğünü anlatır: "Çalılık ateş içinde olmasına rağmen neden yanmıyor?" Hahamlarımız'a göre, Tanrı, Moşe'yi, çalılığa dönüp baktığı için ödüllendirmiştir. Yanıp yok olmayan bir çalılığa dönüp bakmak neden bu kadar övülmeye değerdir? Bu, yoldan geçen herhangi birinin de merakını çekmez miydi?

Açıkçası, Moşe sadece çalılığa baktığı için ödüllendirilmiş değildi. Ona sonsuz ödülü sağlayan özelliği, gördüklerinin ötesine bakma ve özünü araştırma yeteneğiydi. Basit bir insan ateş içindeki bir ot parçası görebilirdi. Moşe ise, bunun daha derin simgeselliğini, yok olmaktan ilahî bir şekilde korunan ve Mısır köleliğinin alevleri içinde kıvranan Yahudiler'in görüntüsünü görmüştü.

Moşe bu derin bakışını kutsal toprağa çevirdiği zaman, onun ötesindeki şeyleri görmüştür. Ülkenin yüreğini ve ruhunu algılamıştır. Bakış bu düzeyde değerlendirildiğinde, toprağın simetrik bir bütünlüğü ve şekli vardır; dolayısıyla onun bir kısmını görmek bütününü görmekle aynıdır. Bir insan her bir dalı ve yaprağı görmeden bütün bir ağacı nasıl görebiliyorsa, Moşe de dağın tepesinden toprağın özünü enine ve boyuna görmüştür.

Zihnindeki kavrayış gözlerinin algıladığı görüntü ile bağlantı kurduğu zaman, Moşe, manevi açıdan ışıldayan toprağın, Tanrı'nın Yüce Mekânı'na dönüştüğünü görmüş ve bir gün Bet-Amikdaş'ın en kutsal noktasında yer alacak olan insanların bile yaşayacağı manevi yükselişten çok daha büyüğünü yaşamıştır.

Çağımızda, modern kültür ve medya bizi o kadar göz alıcı görüntülerin bombardımanına uğratıyor ki, etrafımızdaki binlerce muhteşem görüntüye alıştık. Bazen görüşümüz o kadar yüklü görünüyor ki, kavrayış yeteneğimizi kaybettiğimiz oluyor. Ancak hepimizde, retinamız ve görme sinirlerimizin algılayabildiğinden daha derin bir görüşle bakma gücü bulunmaktadır. Her varlığın, her ağacın, her bir yeşil yaprağın iç güzelliğini ararsak, evrenin her bir zerresinde Tanrı'nın el emeğini görebilirsek çok daha derin bir var oluş seviyesi, görüşün kavrayışla ödüllendirildiği bir dünya keşfedebiliriz.

 

İKİLEM

Bu kısımda bazı ikilemler ve sorular sunacağız. Bunları Şabat masasında ailece tartışma konusunun bir parçası yapabilirsiniz. Peraşa broşürünün sonunda bu soruya Yahudilik'in gözüyle verilebilecek bir cevabı bulabilirsiniz.

 

Bir sürücü olarak yaşadığım en büyük zorluklardan biri, kalabalık bir yerde park yeri bulmak. Bazen öyle bir yerde park etmek zorunda kalıyorum ki, ben geri dönmediğim sürece arkamdaki sürücünün çıkması imkânsız hale geliyor. Çok gecikeceğimi, o dönmeden benim döneceğimi varsayarak diğer sürücüyü engelleyecek şekilde park etmeye meyilli oluyorum. Ne yapmalı?

DEVAR TORA

[Rabi Eli Mansour - www.dailyhalacha.com]

 

Peraşamızda şu sözleri okuyoruz: "[Sığınma şehirleri,] Bir katilin oraya kaçabilmesi içindi. Akranını, önceden ona karşı nefret beslemeksizin, bilinçsizce katleden [biri] bu şehirlerden birine kaçıp hayatta kalabilecekti (Vahay)" (Devarim 4:42).

Talmud, burada kullanılan "Vahay - Ve Hayatta Kalacak / Ve Yaşayacak" sözcüğünden şu kuralı öğrenir: Cemaat, kazara katil durumuna düşen kişinin yaşaması için gerekli şeyleri sağlamak zorundadır. Örneğin, ona yiyecek, içecek, giysi, barınak ve besin sağlaması gerekir. Onun yaşaması için gerekli olan bütün fiziksel ihtiyaçları sağlamalıdır.

Ancak Talmud Rambam'ın Alaha olarak kaydettiği ilginç bir şey daha ekler. Rambam bunu şöyle dile getirir: "Eğer o kişi (katil) bir öğrenci ise, onun Rabisi de onunla sürgüne gitmelidir, çünkü bilge olmayan, Tora'yı çalışmamış olan, Rabisi yanında olmayan bir insanın gerçekten ‘yaşadığı' varsayılamaz." Tora "Vahay" dediğine göre, o kişiye gerçek hayatı, yani Tora çalışmasını sağlamalıyız.

Şimdi bazıları şöyle düşünebilir: "Ben hayatımda elime Tora almadım, ama gayet güzel yaşıyorum! Yemek yiyorum, uyuyorum, bedensel işlevlerim yerinde. Hayatın tadını çıkarıyorum. Ne demek şimdi Tora öğrenmeyen biri gerçek yaşamdan yoksun?! Ben gayet güzel yaşıyorum!"

Hahamlarımız her insanın iki öğeden oluştuğunu öğretirler. İnsan fiziksel bir bedenle, manevi nitelikli ruhun birleşiminden oluşur. İnsanı hayvanlardan ayıran şey, maneviyat içeren bedenimizdir. Manevi yönü olmayan kişinin bir hayvandan az farkı vardır. O yüzden, birçok insanın gözünde böyle kişiler canlı görünse de, hayatında maneviyata hiç er olmayan bir kişi, aslında temel olarak hayvanlara özgü bir yaşantı sürmektedir. Onu hayvandan ayıran pek fazla bir şey yoktur ne de olsa. Bu nedenle, kişi ancak maneviyatın temeli olan Tora'yı öğrenerek Tora'ya göre yaşayabilir.

O halde pasuk "Vahay" derken, "bir insana yakışır şekilde yaşamalı" demektedir. Bir Yahudi için bu, Tora öğrenimi olmadan mümkün değildir. Sadece nefes almak ve yemek yemek yeterli değildir. Bu daha düşük bir seviyedir. Manevi hayat Tora öğrenimine dayandığına göre, katil sürgünde iken Rabisi de onun yanında olmalıdır. Onun yaşaması için gerekli olan manevi yiyeceği sağlamak üzere Rabisi onunla olmalıdır.

Modern tıp ve teknoloji insan ömrüne yıllar katmıştır. Ancak bugünkü mesajımız yıllarımıza hayat katmakla ilgilidir. Yıllarımıza hayat katmanın yolu da Tora'yı öğrenmekten geçer.

 

MİTSVA / UYGULAMA / MAase

[Rabi Şemuel Holstein - www.komemiut.org]

 

Mitsva: Kapılara mezuza sabitlemek, Tora'nın "yap" şeklindeki emirlerinden biridir. Pasukta söylendiği gibi, "[Tora'nın sözlerini] Evinin pervazlarına ve girişlerine yazmalısın".

Uygulama: Tora'da mezuza mitsvasının hemen sonrasında "günlerinizin ve çocuklarınızın günlerinin uzaması için..." sözleri geçmektedir. Talmud (Şabat 32b) buna dayanarak mezuza mitsvasının önemini vurgular ve bu mitsvanın insana ve çocuklarına uzun ömür kazandırma kuvveti taşıdığını belirtir. Bu nedenle kişi söz konusu mitsvayı elden gelen en iyi şekilde yerine getirmelidir. Mitsvanın en bariz özelliği, insana eve, iş yerine veya yaşantısını sürdürdüğü herhangi bir odaya giriş ve çıkışında Tanrı'yı hatırlatmasıdır. Hahamlarımız kolunda tefilini, üzerinde tsitsiti kapısında mezuzası olan bir kişinin günah işleme olasılığının çok düşük olduğunu vurgularlar. Mezuzanın yerleştirilmesi gereken yer, odaya girişte sağ tarafta kalan kapı pervazıdır ve kişi mezuzayı bu pervaz üzerinde üstteki ilk üçte birlik boşluğun alt kısmına sabitlemelidir.

Prensip olarak 4x4 ama (yaklaşık 2x2 metre) alana sahip her odada mezuza olmalıdır. Ancak bu konuda, kapının ne şekle sahip olması gerektiği, [iki odayı birbirine bağlayan bir kapıda] "sağ taraf" ile neyin kastedildiği ve diğer konularda çok sayıda ayrıntı vardır. Dolayısıyla her türlü şüphe durumunda yol gösterecek bir Haham'a başvurmak gerekir. Kural olarak, mezuza insanı koruma etkisine sahip olduğundan, her türlü şüphe durumunda riske girilmemeli ve mezuza berahasız olarak takılmalıdır.

Mezuza sadece bir kap değildir. Önemli olan o kabın içine konan deri parşömen üzerine yazılı metindir. Bu metin bu işin uzmanı olan bir Sofer tarafından kuralına göre yazılmalıdır. Bu kişinin kullandığı malzeme de bu mitsvanın yerine getirileceği niyetiyle hazırlanmış olmalıdır. Bu nedenle mezuza satın alınırken daima güvenilir kişilere başvurulmalı, fiyat farkları ikinci plana bırakılmalıdır, zira ucuzluğun sebebi, mezuzanın geçersiz olması olabilir. Son yıllarda ne yazık ki, Yahudi olmayan kişilerin yazdığı veya matbaada basılı olan mezuzalar bile ortaya çıkmıştır. Bu nedenle bu konuda özenli olunmalıdır.

Mezuza parşömeni sondan başa doğru sarılır, koruyucu kabının içine yerleştirilir ve pervaza sabitlenir. Bazı kişiler, içinde yazılı olan Tanrı'nın İsmi görülür olması için mezuza parşömenini şeffaf bir kap içine yerleştirirler. Yine de yatak odalarının girişinde ve temiz olmayan işlemler [örneğin çocuğun altını değiştirmek] için kullanılan yerlerde şeffaf kap kullanımından kaçınılmalıdır.

Kişi mezuzalarının yedi yılda iki kez kontrol ettirmelidir. Mitsva konusunda titiz davrananlar mezuzalarını her yıl Elul ayı içinde kontrol ettirirler. Ancak toplumsal bir mekândaki mezuzaları elli yılda iki kez kontrol etmek yeterlidir.

Maase: Anne-babanın endişesi had safhadaydı. Küçük ve şirin oğulları durmadan yemek yiyordu! Kendisine verilen büyük miktardaki yiyeceğe rağmen sürekli olarak açtı ve hep yemek istiyordu. Başvurdukları birçok doktor bu konuya bir çözüm bulamamışlardı. Dertli bir şekilde Gaon Rabi Hayim Kanyevski'ye başvurdular. Rabi Kanyevski onlara evdeki mezuzaları kontrol etmelerini salık verdi. Bunu yaptıklarında anne-babanın ağızları şaşkınlıktan açık kaldı. Evlerindeki mezuzada hata vardı ve "Veahalta Vesavata - Yiyeceksin ve Doyacaksın" sözleri yerine "Veahalta Veahalta - Yiyeceksin ve Yiyeceksin" yazıyordu...

 

İKİLEME CEVAP

[Rabi Mendel Weinbach / gatewaysonline.com]

 

Bu tür sorunlarda İllel Azaken'in (Bilge İllel) "altın kuralına" göre hareket etmelisiniz. "Sizin nefret ettiğiniz şeyleri başkalarına yapmayın." Sizden önce döneceğini varsayan bir sürücünün sizi engellediğini görünce, neler hissedeceğinizi bir düşünün!

Başkasını düşünmek şüphesiz yalnızca park konusuyla sınırlı değildir. Bir yere varmak için acele ettiğinizde ve o önemli dönüşü yapmak için önünüzdeki arabanın yolunu kestiğinizde, öncelikle, başkası bunu size yapsa kendinizi nasıl hissedeceğinizi düşünün.

"Akranını kendin gibi sev" uygulamasını bu şekilde açıklayan Hillel'in altın kuralı, size hayatınızın her aşamasında yol göstermelidir.

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

 

Muktse

1.             Şabat günü dokunulması yasak olan nesnelere "Kenara Ayrılmış" anlamında Muktse sıfatı verilir.

2.             Şabat günü yapılması yasak olan işler için kullanılan aletlere dokunmak da yasaktır. Bunlara örnek olarak, çekiç, makas, mezura, dolmakalem, yanmamakta olmasına rağmen lamba, iş mektupları, senetler, çekler, para vs. verilebilir.

3.             Şabat günü ağaçtan düşen bir meyve, Şabat günü koparılan bir çiçek, Şabat'tan önce serilen ağa takılan bir balık veya kuş, Şabat günü tavuktan çıkan bir yumurta ve benzeri şeylere Şabat günü dokunmak yasaktır.

4.             Yukarıda saydığımız, "Muktse" olarak adlandırılan şeylerin Şabat günü dokunulmasının yasak olmasının çeşitli amaçları vardır:

a.                              Şabat'ın unutulmaması,

b.                              Şabat'ta herhangi bir yasak iş yapılmaması

c.                               Kişiye özel bir yerden (evinden) genel bir yere (sokak) herhangi bir şeyin çıkarılmaması (Tiltul).

4.             Şofar, Tefilin, Megila ve Lulav, mitsva için kullanılan objeler olmalarına rağmen bunlara Şabat günü dokunmak yasaktır.

5.             Şabat günü yapılması yasak olmayan işleri yapmak için bazı Muktse aletler dokunulup kullanılabilir. Örneğin, ceviz ya da başka bir yemişin kabuğunu kırmak için çekiç; dişlerin arasını temizlemek için iğne kullanılabilir.

Haftanın Sözü

[Orhot Tsadikim]

 

Gerçekten cömert olan kişi, az veya çok, ama daima başkaları istemeden önce veren kişidir.

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 538 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.