Yazdır

Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

21 Kislev

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5772

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

4:02

5:17

-----

Yeruşalayim

4:05

5:20

Tel Aviv

4:16

5:18

17 Aralık

Tel Aviv

4:19

5:22

İstanbul

4:24

5:04

2011

İstanbul

4:27

5:07

V A Y E Ş E V

 Hatırlatmalar:

 

ü  20 Aralık Salı akşamı Hanuka'nın ilk kandili yakılacaktır.

ü  26-27 Aralık Pazartesi-Salı: Roş Hodeş Tevet

 

 

Bu HP .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

 

Peraşa Özeti (Bereşit 37:1-40:23)

[www.chabad.org]

 

Yaakov, on iki oğluyla beraber Hevron'a yerleşir. En sevdiği oğlu 17 yaşındaki Yosef'tir. Kardeşleri, babalarının Yosef'e yönelik [örneğin Yaakov'un Yosef'e yaptığı çok renkli pelerin gibi] ayrıcalıklı davranışlarından dolayı, onu kıskanmaktadırlar. Yosef, gördüğü iki rüyayı kardeşlerine anlatır. Bu rüyalar onun gelecekte kardeşleri üzerinde hâkimiyet kuracağını kehanet etmektedir. Bu da kardeşlerinin ona karşı olan kıskançlıklarını ve nefretlerini arttırır.

Şimon ve Levi onu öldürmek için plan yaparlar, ama daha sonra gelip onu kurtarmayı planlayan Reuven onu bir çukura atmalarını önerir. Yosef çukurdayken, Yeuda'nın teklifiyle onu oradan geçmekte olan bir Yişmaeli kervanına satarlar. Kardeşleri, Yosef'in özel pelerinini keçi kanına bularlar ve sevgili oğlunun vahşi bir hayvan tarafından parçalandığına inandırmak için babalarına gösterirler.

Yeuda evlenir ve üç çocuğu olur.  En büyüğü olan Er genç ve çocuk sahibi olmadan ölür. Karısı Tamar, ikinci oğul Onan ile evlendirilir. Fakat Onan da Er'le aynı günahı işlemesi nedeniyle genç yaşta ölür. Yeuda üçüncü oğlu Şela'yı geliniyle evlendirmeye isteksizdir. Yeuda'nın ailesinden bir çocuk doğurmaya kararlı olan Tamar bir fahişe kılığına bürünür ve Yeuda'yı baştan çıkartır. Bir süre sonra Yeuda gelininin hamile olduğunu öğrenir ve zina yaptığı için öldürülmesini emreder. Ama Tamar ödeme karşılığında ona vermiş olduğu bazı kişisel eşyaları ortaya çıkartınca, Tamar'ın karnındaki çocuğun babasının kendisi olduğunu kabul eder. Tamar, Perets ve Zerah adı verilen ikiz oğlanlar doğurur. Perets, Kral David'in atasıdır.

Yosef Mısır'a götürülür ve Paro'nun (Firavun) bakanlarından Potifar'a satılır. Tanrı onun yaptığı her şeyi bereketli kılar ve kısa bir süre sonra efendisinin bütün mal varlığını yönetmekle görevlendirilir. Potifar'ın karısı bu yakışıklı ve karizma sahibi genç erkeği arzular; Yosef onun tekliflerini reddedince, kocasına İbrani kölesinin ona saldırmaya çalıştığını söyler ve Yosef'i hapse attırır. Yosef gardiyanlarının güvenini ve hayranlığını kazanır, böylece hapishane yönetiminde söz sahibi olacak bir konuma getirilir.

Yosef hapishanede Paro'ya karşı suç işledikleri için hapsedilen baş saki ve baş fırıncı ile tanışır. Her ikisi de huzursuz edici rüyalar görürler; Yosef bu rüyaları, üç gün içinde sakinin serbest kalacağı ve fırıncının da idam edileceği şeklinde yorumlar. Yosef, sakiden kendisi için Paro ile konuşmasını ister. Yosef'in yorumları gerçekleşir, ama saki Yosef'i tümüyle unutur ve onun için hiç bir şey yapmaz.

BENDEN NEŞELENMEMİ İSTEME

[Rabi Yosef İves - tannentorah.com]

 

Sokakta başını öne eğmiş, yüzünde derin çizgileri olan eski bir dostunuzla karşılaşıyorsunuz. Moralini düzeltme umuduyla içgüdünüzle ona "neşelen" diyorsunuz.

Ama bu sözler moralini düzeltmeyecek. Aksine, onu kızdıracak, kafası karışacak ve daha çok üzülecektir. Duyarsız ve kaba bir insan olursunuz ve siz bunu bilmezsiniz bile. Eğer tek söyleyebileceğiniz şey bu ise, susun ve ona basmakalıp bir yorum yapmaktansa, dostça gülümseyin. Eğer ben zor bir dönem yaşıyorsam, bir başkasının bana neşelenmemi söylemesini istemem, neden mutsuz olduğumu anlamasını isterim.

"Neşelen" sözcüğü, kendimi kötü hissetmem için hiçbir neden yok demektir. Bununla yüzleşelim: Sırf eğlence olsun diye mutsuz olmadığımı farz edelim. Bir şeyin beni rahatsız ettiği ve melankolik olmama neden olduğu apaçık ortadadır. Bana neşelenmemi söylemek benim o konuda üzgün olma hakkımın etkin bir şekilde inkâr edildiğini gösterir. Şimdi taşıdığım yükü bir düşünün: sadece sorun için endişelenmem yetmiyormuş gibi, o konuda kötü hissetmeme bile izin verilmiyor!

Bunun yanı sıra, neşelenmenin basit ve kolay olduğunu ima etmek bir hakarettir. "Senin neyin var? Kendini toparla" demekle aynı şeydir. Kişi mali konulardan, sorunlu bir evlilikten veya başka bir şeyden bunaldığı zaman, üzgün olduğu için kendini yetersiz hissetmesi son istediği şeydir. Eğer o kadar kolay olsaydı, sizin bilgelik dolu öğüdünüze gerek duymadan neşelenirdi.

Tora'da Yosef'le ilgili kısımlardan sayfa alın. Yosef Mısır'da Paro'nun iki görevlisi ile bir hapishanede çürürken, bir sabah ikisinin de çok üzgün olduğunu fark eder. Yosef onlara ne söyler? Onlara "metin olun" mu der? Esasında onlara hiçbir şey söylemez. Onun yerine, şunu sorar: "Bugün neden üzgünsünüz?" Bu soru da dertlerini Yosef'e dökmek için bir başlangıç olur.

Yosef çok anlamlı bir şey yapmıştır. Onlara nasıl hissetmeleri gerektiğini söylememiş, sorunları hakkında konuşma fırsatını vermiştir. Yosef olayların %99'unda insanların belli ve geçerli bir nedenle üzgün olduklarını fark etmiştir. Onlara yardım etmenin yolu, sorunları hakkında konuşmalarına ve bir çözüme ulaşmalarına yardım etmektir.

O halde, gelecek sefer bir başkasına "neşelenmesini" söylemeye yeltenirseniz, mantıksız yorumunuzla onun üzüntüsünü arttırdığınızı düşünün. İşte size basit bir kural:  Sorun bir başkasında olduğu zaman, konuşmayı sizin değil de, onun yapması her zaman daha iyidir. O olağanüstü beyninizde aklınıza ne geliyorsa, kesinlikle anlamsız ve muhtemelen kırıcı olacaktır.  

Birisine "nasılsınız?" diye sorduğunuzda gerçekten cevabı beklemeye hazır mısınız? "Neşelen" dememizin gerçek nedeni budur; bu basit ve kolaydır. Değerli aklımızla insanlık için kendimize düşeni yaptığımıza ikna olurken, esasında o parlak sözünüzü duyanın içinde "bunu söylemen beni anlama derdinde olmadığını gösteriyor!" duygusu patlak verir.

Sözcükler ağızdan bir kere çıktığı zaman geri alınamadıklarını unutmayın. Rambam insanlara, bir şey söylemeden önce üç veya dört kez zihinlerinde onu evirip çevirmelerini tavsiye etmiştir. Bu gibi durumlarda beş veya altı kez düşünmek de yanlış olmaz ve "eğer kuşku duyuyorsanız, hiç konuşmayın" kuralına özen gösterin.

Eğer zor bir dönem yaşayan biri sizin için önemliyse, onu dinlemek için zaman ayırın. Eğer iyi bir dinleyici değilseniz, onu kucaklamayı veya "Yahudice" bir kek vermeyi deneyin.

ŞABAT ALAHALARINA GİRİŞ

[Rabi Daniel Schloss - www.pidyon.org]

Şabat alahalarıyla ilgili bu yazı dizisi Mişna'da (Şabat 7:2) listelenen 39 melahaya dair temel prensipleri, Rabinik yasaklamalarla birlikte ele alacaktır. Bu dizi Şabat kanunlarını orijinal kaynaklarından öğrenmenin yerini tutma amaçlı değildir. Amaç, Şabat'ın ayrıntılı kanunlarını anlamakta, hatırlamakta ve uygulamakta yardımcı olarak bir rehber sunmaktır. Şabat çok önemli bir konu olduğundan, burada yazılanlardan uygulamasal sonuçlara varılmamalı, çıkabilecek sorularda bir Rav'a başvurulmalıdır.

 

Bir Eylemin Melaha Sayılması İçin Gerekli Şartlar (devam)

 

Oluşan Sonuçla İlgili Şartlar

 

G. YAPICILIK - Bir eylemin melaha sınıfında sayılması için yapıcı bir sonucu olması gerekir, yani fiziksel olarak kullanılabilecek bir sonuç ortaya çıkarmış olmalıdır. Eğer eylem yıkıcı ise (Mekalkel) ve yarar sağlayan hiçbir sonuç vermiyorsa, o eylem Patur Aval Asur'dur (yapan muaf ama yapmak yasak). Bazı durumlarda "yıkıcı" bir harekete izin bile verilir. Örneğin içindeki yiyecek maddesini çıkarmak için plastik bir torbayı yırtmak gibi.

H. KALICILIK - Eylemin kalıcı bir sonucu olmalıdır (Mitkayem). Eğer melahanın doğurduğu sonuç geçici ise, Patur Aval Asur'dur. Bu koşul melahanın türüne göre, farklı melahalarda farklı bir şekilde uygulanır. Örneğin, kişi Şabat günü su ısıttığı için, daha sonra su tamamen soğusa bile, Hayav [cezai yükümlü] olur. Buna karşılık kalıcı olmayan, uçucu bir mürekkeple yazan kişi Hayav olmaz. Bu her ne kadar Patur Aval Asur sınıfındaysa da, belli durumlarda [örneğin hastane veya güvenlik gibi durumlarda] kullanılabilecek bir yöntemdir.

I. NİCELİKSEL ÖNEM - Her melahada, kişinin Hayav olması için asgari miktarda içerik olmalıdır. Eğer gereken miktardan daha azı söz konusu ise, bu yine de bir Tora yasağı teşkil eder, ama yine de cezai yükümlülük yoktur (Patur Aval Asur Min A-Tora - Tora'dan kaynaklanan bir yasak, ama cezadan muaf. Bu diğer Patur Aval Asurlardan farklıdır. O örneklerde yasak Hahamlarca öngörülmüştür burada ise doğrudan Tora'nın yasağı söz konusudur). Örneğin, Şabat günü özel bir mekândan genel bir mekâna bir şeyi çıkarmak bir melahadır (tiltul). Ama bunun için, çıkarılan şeyin en az bir grogeret (kuru incir - Rav Hayim Nae'ye göre 19,2 ml.) kadar olmalıdır. Bunu bilinçli olarak çıkaran Hayav'dır. Bundan azını bilinçli olarak çıkarmak ise yine Tora'nın yasağıdır, ama yine de cezası yoktur.

Hanuka Alahaları

 

Genel

 

1.      25 Kislev günü (bu yıl 20 Aralık Salı gecesi), sekiz günlük Hanuka bayramı başlar. Hanuka'da [Şabat günü hariç] her türlü iş yapılabilir, ancak bu günler sevinçli olduğu için oruç tutulmaz. Hanuka kandillerinin yandığı süre içinde kadınlar iş yapmamayı adet edinmişlerdir ve bu geleneği sürdürmelidirler. Erkeklerin böyle bir geleneği yoktur.

2.      Hanuka boyunca, bayramın gerektirdiği özel bir ziyafet verme zorunluluğu yoktur. Ancak bayram onuruna özel yemekler yemekte de sakınca yoktur. Bazı geleneklerde Hanuka'da peynir yemek vardır. Bunun sebebi, Yeudit adlı bir kadının, düşman kumandanına peynir yedirerek onu susatması, daha sonra içirdiği şarapla sarhoş etmesi ve ardından öldürmesiyle, zaferden kaptığı önemli paydır.

 

Hanukiya Kuralları

 

3.      Hanuka kandilleri için mum kullanılabilir. Ancak mucize zeytinyağı ile gerçekleştiği için pamuktan yapılmış fitiller (meças) ve zeytinyağı kullanmak daha makbuldür. Eğer zeytinyağı bulunamıyorsa başka yağ da kullanılabilir.

4.      Hanuka ışıkları için elektrik kullanılamaz. Rabi Şelomo Zalman, bir Hanuka ışığının dört farklı özelliği olması gerektiğini ifade eder: a) Bir yakıt kaynağı ve bir fitil b) Bet-Amikdaş'daki kandillere benzeyen gerçek bir alev. c) Tükenir yakıtlardan çıkan bir alev d) Yakış sırasında belirli bir yakıt miktarının mevcut olması. Elektrik bu koşullardan hiçbirini yerine getirmez.

5.      Hanukiya normal bir insanın göz hizasında, kapının hemen girişinde sola yerleştirilir. Böylece, eve giren bir kişi sağında Mezuza, solunda ise Hanukiya'yı görecek, "her yönden mitsva ile çevrili" olacaktır. Hanuka'da asıl temel, gerçekleşen mucizenin herkese bildirilmesi (pirsum anes) olduğu için, [eğer binanın alt katlarında oturuluyorsa] pencere önüne, hatta cam bir muhafaza içinde balkona koymak tercih edilir.

6.      Hanukiya, yandığı sürece başka bir yere götürülemez. Ancak yarım saat dolmuşsa kandiller söndürülebilir ve Hanukiya taşınabilir.

7.      Hanukiya'nın yakılması herkes için bir mitsvadır. Eğer erkekler bilmiyorlarsa, kadınlar erkeklerin yükümlülüğünü yerine getirebilirler ve berahaları söyleyebilirler.

8.      Kandiller Hanukiya'nın [yakana göre] sağından başlayarak dizilmelidir.

 

Hanukiya'yı Yakma Kuralları

 

9.      Hanukiya'nın yakılışı sırasında tüm ev halkının bir arada olmasına dikkat edilmelidir.

10.  Eve yıldızlar çıktıktan çok sonra gelecek olan bir kişi için, eşi bu süre içinde yakar. Zira ilk yarım saat içinde yakmak tercih edilmelidir. Bu yüzden Hanuka geceleri eve erken gelmeye gayret edilmelidir.

11.  Hanukiya'nın yakılışından yarım saat öncesinden itibaren herhangi bir iş yapmaya başlanmamalıdır. Yemeğe oturulmaz; hatta Tora bile çalışılmaz.

12.  Hanukiya'nın en az yarım saat yanması gerekir. Mumlar buna göre seçilmeli, yağ da bu süre göz önünde tutularak koyulmalıdır.

13.  Hanukiya yakılışında, önce berahalar söylenir. Daha sonra konuşmadan ilk kandil yakılır ve fitil ateşi yakaladığı zaman "Anerot Alalu" söylenmeye başlanır ve diğerleri yakılmaya devam edilir. Beraha sadece, ilk kandili yakacak kişi tarafından söylenir; diğerleri de "Amen" şeklinde cevap verirler.

14.  Önce o geceye ait olan [yakana göre en soldaki] kandil, daha sonra sağa doğru sırayla diğer kandiller yakılır. En son da Şamaş yakılır. Örnek olarak üçüncü gece kandiller [soldan itibaren] 3-2-1-Şamaş sırasıyla yakılır (Şamaş: Hizmetkâr. Hanuka kandillerine eşlik eden ve diğerlerinden farklı bir seviyede ayrı olarak bulunan yardımcı kandil.).

15.  Her gün Hanukiya (Şabat öncesi haricinde) yıldızlar çıktıktan sonra (bu yıl İstanbul saatiyle 17:06 civarı) yakılır. Arvit Hanukiya yakılışından önce söylenir. Yakma zamanı yıldızlar çıktıktan yarım saat sonrasına kadardır. Yine de bu süre içinde yakamamış bir kişi sabaha kadar yakabilir. Sabah olmuş ve yakılmamışsa, ertesi gün akşama kadar [fakat bu kez berahasız olarak] yakılır.

16.  Eğer tüm gece ve ertesi gün boyunca bir engel sebebiyle Hanukiya yakılmamışsa, ertesi gece herhangi bir değişiklik yapılmaz. Her gün kendisine ait sayıda kandil yakılır.

17.  Cuma akşamı, güneş batımından yirmi dakika önce (bu yıl 23 Aralık Cuma, İstanbul saatiyle saat 16:27'de) Şabat kandilleri yakılır. Hanukiya, Şabat kandillerinden "önce" yakılmalıdır. Bu durumda Cuma akşamı yakılan Hanukiya'nın mumları veya yağı, en az 70-75 dakika yanabilecek şekilde ayarlanmalıdır. Bu sayede kandiller yıldızlar çıktıktan sonra yarım saat süreyle yanabilirler.

18.  Şabat Çıkışı'nda (İstanbul geleneğine göre) önce Avdala yapılır, sonra Hanukiya yakılır. Ancak tersi yapılırsa bir hata yoktur.

19.  Hanukiya'nın kandillerinden yararlanılamaz. Kandillerden birini yakmak için bile diğerlerinden yararlanılamaz. Fakat elektrikler kesildiyse de gözleri kapatmaya elbette gerek yoktur. Yine de Hanukiya kandillerinden herhangi bir şekilde - örneğin bir şeyler okumak için - yararlanılmamalıdır.

20.  İlk yakma sırasında eğer yarım saate yetecek kadar malzeme varsa mitsva yerine getirilmiştir. Dolayısıyla eğer yarım saat dolmadan önce kandiller sönerse, tekrar yakmaya gerek yoktur. Mitsvayı tamamlamak isteyen, [Şabat gecesi haricinde] tekrar yakabilir; fakat beraha söylemez.

21.  Diğer yandan, yarım saat yanacak kadar yakıt başta yoksa, mitsva yerine getirilmemiş sayılır. Bu durum, kandiller yakıldıktan sonra fark edilirse, kandiller söndürülür, yarım saatlik yakıt ayarlanır ve baştan - berahasız olarak - yakılır.

22.  Beraha söylemeyi unutan ve kandilleri yakmaya başlayan bir kişi, Şamaş haricindeki tüm mumları yakmayı bitirmediği sürece berahaları söyleyebilir. Ancak, hepsi bitmiş ve sıra Şamaş'a gelmişse ya da Şamaş'ı da yakmışsa, "Leadlik Ner Hanuka" berahasını atlar, "Şeasa Nisim" (ve ilk geceyse "Şeeheyanu") berahasını söyler.

23.  İlk gece Şeeheyanu berahasını söylemeyi unutan ve bunu yarım saat geçtikten sonra hatırlayan biri, bu berahayı ikinci gece söyler. O zaman da unutursa, sekiz gün boyunca [sadece ilk kerede olmak kaydıyla] söyleyebilir. Ancak ilk gece yarım saat henüz geçmediyse hemen söyler.

24.  Berahayı söyledikten sonra yanlışlıkla ilk olarak Şamaş'ı yakan biri, tekrar beraha söylemez ve diğer kandilleri gereken sıraya göre yakar.

25.  Yanlışlıkla eksik sayıda kandil yakılmışsa, sayı tamamlanabilir. Ayrıca beraha söylenmez.

26.  Bir misafir, ev halkının yaktığı Hanukiya ile yükümlülüğünü yerine getirir. Odasında kendisi yakmak isterse, beraha söyleyemez.

27.  Uzun bir yolculuk yapan bir kişi de Hanukiya'yı yakmaya gayret etmelidir. Zira Hanuka kandillerini yakmak için sabit bir mekân gerekli değildir.

 

Sinagog'da Hanukiya

 

28.  Sinagog'da Hanukiya yakmak yaygın bir adettir. Ancak bununla yükümlülük yerine getirilemez ve eve gidildiğinde tekrar berahayla yakılmalıdır.

29.  Sinagog'da Hanukiya yakılırken hep beraber berahalar okunur. Ancak bunun için Minyan (on kişi) olması gerekir. Hanukiya'yı yakma konusunda kadınlar da yükümlü olduklarından, bu on kişinin bir bölümü kadınlardan oluşabilir.

30.  Anne ya da babasını kaybetmiş ve ilk on iki ay içinde olan biri, ilk gece Sinagog'daki Hanukiya'nın yakılışına katılmaz (Ama evinde yakmalıdır). Diğer günler ise katılabilir.

 

Hanuka Duaları

 

31.  Hanuka'nın ilk Arvit'inden itibaren Amida (Modim'den sonra) ve Birkat Amazon'da (Veal Akol'dan önce) "Al Anisim" ve "Bime Matatyau" bölümleri okunur.

32.  Amida sırasında bu eklemeleri unutan biri, sıradaki berahanın içindeki Tanrı'nın İsmi'ni henüz söylemediyse, sadece "Modim Anahnu Lah" sözcüklerini söyler ve "Al Anisim"den başlayarak devam eder. Tanrı'nın İsmi'ni söylediyse geri dönmez. Yine de "E-lo-ay Netsor"dan sonra sadece "Modim Anahnu Lah" sözcüklerini söyleyip, ardından bu iki parçayı okuması iyidir.

33.  Birkat Amazon'da bu eklemeleri unutan biri, sıradaki beraha içindeki Tanrı'nın İsmi'ni henüz söylemediyse, geri dönüp okur ve devam eder. Tanrı'nın İsmi'ni söylediyse, "Arahman"ların arasında, "Arahman U Yaase İmanu Nisim Veniflaot Kemo Şeasa Laavotenu Bayamim Aem Bazeman Aze" der ve "Bime Matatya" bölümünü okuduktan sonra devam eder.

34.  "Bime Matatya" içinde "Leşakeham Toratah Ulaaviram Mehuke Retsonah" denir. ("Leaşkeham Mitoratah" denmez).

35.  Hanuka'da Şahrit dualarında, "Odu L'AD... Kiru Bişmo" parçasının sonunda, yılın diğer günleri gibi "Aromimha"dan itibaren okunur ve "Mizmor Şir Hanukat Abayit Ledavid" pasuğu yaygın Sefarad geleneğine göre atlanır. Ancak İstanbul geleneğine göre bu pasuk da okunur.

36.  Hanuka'nın sekiz günü boyunca Şahrit duasında Alel tamamen okunur ve "Ligmor Et Aalel" berahası söylenir. Alel sırasında Kadiş, Keduşa ve berahalara cevap verilebilir. Ayrıca her gün Sefer-Tora çıkarılır ve bir parça okunur. Ardından "Mizmor Şir Hanukat Abayit Ledavid" parçası söylenir.

 

Haftanın Sözü

[www.weeklydvar.com]

 

Küçük bir ışık, büyük karanlıkları kovalar

-- Rabenu Behaye ibn Pakuda

 

Haftanın Peraşası'nı, t e b e r r u d a b u l u n a r a k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.