aile perasasiBirine fazla iyi davranmak mümkün müdür? Davranışımız diğerlerini kıskandırıyorsa bu mümkün olabilir. Bu haftanın Peraşasında, Yaakov'un, oğullarından biri olan Yosef'e nasıl özellikle yakın davrandığını öğreniriz. Kardeşleri zamanla Yosef'i kıskanmaya başlarlar ve ona zarar vermek isterler. Buradan kıskançlığın yol açabileceği zararları ve birine, başkalarını kıskandıracak biçimde davranmamamız gerektiğini öğreniriz.

HİKAYE

Hikayemizde, bir kız fazla iyi davranmak diye bir şey olduğunu öğrenir.

TEŞEKKÜR EDERİM AMA HAYIR

Kuzenim Seli'nin ilkyaz kampıydı ve ben de kampta görevli biri olarak onun şimdiye kadar geçireceği en güzel yazı yaşamasını sağlamak istiyordum. 
İşte bu yüzden, görevlilerin yemekhanesinin önünde durup beni bütün yazını mahvetmekle suçladığında çok şaşırdım!

Seli için her şeyi mükemmel kılma planlarım daha o kampa ulaşmadan başlamıştı bile. Onun en iyi barakada kalmasını sağlamak istedim ve orayı bulup kapısına ismini, diğer bütün kampçılardan önce koydum. 
Önüne de rahatça okunabilecek büyük bir yazı astım: "ÖZEL KAMPÇI, HOŞ GELDİN!". Kendi ellerimle yazdığım bu mesajı kamp boyunca saklayacağını düşünmüş, hemen ortadan kaldırdığını ördüğümden biraz kırılmıştım. Tabii ki bazı çocuklar parmaklarıyla işaret edip biraz gülüşmüştü ama ne olacaktı ki?

Ama ona yardım etmeye çalışmaktan vaz geçmedim. Yardımcı kamp görevlisi olarak, bütün kampçıların, her hafta yapmaları gereken görevleri belirliyordum. Herkes Cuma sabahları görevlerini almak için sıraya dizilirlerdi. Bütün kızlar sıranın başında olmak ister, benden en kolay görevleri almak için neredeyse yalvarırlardı. Onlara karşı koymak zordu ama her zaman en iyi görevleri kuzenim için saklamayı başarıyordum.

Bir kaç sefer, bir kaç çocuğun bu konu hakkında aralarında şikâyet ettiklerini duydum ama kimse benim yüzüme bir şey söylemediği için, bunun çok da önemli bir şey olmadığını düşündüm.

Bazı kızlar, Seli'ye "Prenses" diye lakap taktılar, ben de bunun çok tatlı olduğunu düşündüm. Ne de ola benim gözümde çok şirin prensesti!

Onları kontrol etmeye gittiğimde kuzenimin tuvaletleri temizlediğini, yani en zor görevlerden birini yaptığını gördüğümde ne kadar şaşırdığımı tahmin edebilirsiniz. Hem de ona o kadar iyilik yaptıktan sonra! Neden diğer kızlarla görevleri değiştirdiğini anlayamamıştım.

Bütün yardımlarıma rağmen Seli uyum sağlayamıyordu. 
Onu her zaman arkadaş canlısı, popüler biri olarak tanıdığım halde, burada, kampta sanki bir türlü arkadaş edinemiyordu.

Günün birinde Seli'nin diğer herkesten ayrı, tek başına yemek yediğini gördüm ve bunu fırsat bilerek benimle görevlilerin yemekhanesinde buluşmasını istedim. Benim özel misafirim olarak yanıma gelmesini istiyordum. Böyle bir fırsata kamptaki herkes balıklama atlardı ve kuzenimin de aynı şeyi yapacağını düşünüyordum. Bu mükemmel fikrimi söylediğimde, gülümsemek yerine kuzenim gözyaşlarına boğuldu!

"Teri, bunu neden bana yapıyorsun?" diye ağladı. Ben ağzımı açamıyordum.

"Ne mi yapıyorum?" Ne demen istemişti? Bu sorunun cevabını bulmam fazla zamanımı almadı. Sanki bir aydır içinde sakladığı duyguları, şimdi bardaktan boşanırcasına akıyordu.

"Buraya geldiğimden beri, diğer herkesin benden nefret 
etmesi için elinden geleni yapıyorsun..."
Nefret mi?

"İlk olarak yatağımın üstüne o işareti koydun. Pencerenin yanında olup özel dolaba sahip olan tek yatağın üstüne! Herkes o yatağı istiyordu ve kampa yıllarda beri katılmış ve en sonunda o yatağa sahip olma sırasının kendilerine geldiğini düşünen çocuklar da vardı. Yeni bir kampçının o yatağı aldığını görmek hepsinin beni kıskanmasına neden oldu. Tam buna alışıyorlardı ki, sen bana en kolay görevleri vermeye başladın. Beni ne kadar kızdırmaya başladılar. Sırf onlarla konuşabilmek için haftalar boyunca en kötü görevleri değiş tokuş etmek zorundan kaldım. Artık öğle yemeklerinde bile benle oturmak istemiyorlar. Bir "prensesle" oturabilecek kadar iyi olmadıklarını söylüyorlar benle dalga geçerek. O kadar kıskanıyorlar ki bana artık daha fazla dayanamıyorlar. Teri, sana yalvarırım - bana yardım etmeye çalıştığını biliyorum ama beni bitiriyorsun. Neden bana da herkese davrandığın gibi davranmıyorsun?"
Seli yeniden gözyaşlarına boğulunca benim yüreğim sıkıştı. O sırada oradan hızla çıkıp bütün kampçılara ağızlarını payını vermek istedim. Buna nasıl cüret edebilirlerdi? Ama sonra kendimi durdurdum. Bu her şeyi daha da berbat etmez miydi? Sanrım kuzenimin haklı olduğunu itiraf etmem gerekiyordu. Onu yaptığım aşırı iyiliklerle öldürüyordum...

O günden sonra değişmeye gayret ettim. Zor olmasına rağmen Seli'ye de diğer herkes gibi davranmaya çalıştım. Aynı isteklerde bulundum, aynı görevleri verdim. Hatta yatağını bile değiştirip, sıranın başkasına geldiğini söyledim. Geç kalmadığımı umdum. Seli, kendini çok daha iyi hissetti ve mutlu oldu. Artık başkalarıyla oynuyor, yemek yiyordu. O zaman bazen başkalarına iyilik yapmamanın yapılabilecek en güzel iyilik olduğunu anladım.

TARTIŞMA SORULARI

3-5 YAŞ

Soru: Teri, kuzenine fazladan iyilik yapmaya başladığında neler hissetti?

Cevap: Ona yazını iyi geçirmesi için çok büyük iyilikler yaptığını düşünüyordu.

Soru: Seli'yle yemek salonunda konuştuktan sonra neler hissetti?

Cevap: Davranış şeklinin, Seli'nin kamp arkadaşlarını kıskandırdığını ve bunları yapmaması gerektiğini gördü.

6-9 YAŞ

Soru: Teri, Seli'ye gerçekten iyilik yapıyor muydu? Neden?

Cevap: Teri iyilik yaptığını düşündü çünkü ne de olsa kuzenine çok büyük ayrıcalıklar tanıyordu. Ama diğer çocuklar bundan rahatsız olduğundan, sonuçları Seli için iyi olmadı.

Soru: Teri, diğer insanları kıskandırmadan kuzenine olan 
özel sevgisini gösterebilir miydi?

Cevap: Sevgisini, başkalarını fark etmeyeceği şekilde gösterebilirdi. Örneğin büyük bir yazı yazmak yerine, ona özel bir not yazabilir, ona kimsenin açıkça göremeyeceği iyilikler yapabilirdi.

10 YAŞ VE ÜSTÜ

Soru: Kalbimizde başkalarını diğerlerinden daha fazla sevebilir miyiz?

Cevap: İdeali, bütün insanları en yüksek derecede sevmek ise de, pratikte her zaman kendimizi daha yakın hissettiğimiz insanlar olacaktır. Bu şekilde hissetmek doğaldır ve kontrolümüz dışındadır. Kontrol edebileceğimiz şey, herkesin duygularına duyarlı olmak ve davranışlarımızın kimsenin kıskançlığına yol açmamasını sağlamaktır.

Soru: Kıskanmaktan kendimizi nasıl alıkoyabiliriz?

Cevap: Hiç bir şeyin şans eseri olmadığını hatırlamak önemlidir. Tanrı hepimizin hayatıyla ilgilidir be hepimizin ihtiyacımız olanı yaşamasını sağlar. Ne eksiğini ne de fazlasını almak mümkündür. Bunu aklımızda tutarsak, O'na daha çok güvenmeye başlarız ve bizim olmayan bir şeyi kıskanmayız.