Bir zamanlar uzak diyarlarda anne, baba ve üç çocuktan oluşan bir Yahudi ailesi yaşamaktaymış. Bu aile çok basit ve küçük bir evde otururmuş ve ne yazık ki çok fakirlermiş.

Sahip oldukları tek değerli şey Eliyau Anavi adına olan bir şarap kadehiymiş. Bu kadeh ailenin babasına bar-mitsvasında kendi babası tarafından hediye edilmiş.
 
Parlayan gümüşten yapılmış, muhteşem desenlerle oyulmuş ve de üstünde “Eliyau Anavi” yazan bir kadeh... Sıradan bir şarap kadehinden daha geniş ve de çok özel  tabanlı...

Aile bu şarap kadehine özenle bakarmış.Bütün sene boyunca kadeh bir dolapta dururmuş. Pesah’tan önce Seder’in arifesinin yaklaşmasıyla aile bu kadehi raftan indirirmiş. Seder yemeğini hazırlarlarmış ve Eliyau’nun kadehini mumların, şarap şişesinin ve de matsotların yanına koyarlarmış. Gümüş şarap kadehi masanın oldukça özel görünmesini sağlamış.

Bir yıl, Pesah’ın yaklaşmasıyla evin kadını bayram için matsot ve 4 bardak için şarap almak istemiş fakat tüm bunları alacak kadar yeterli parası yokmuş. Çok telaşlanmış ve eşine giderek “Ne yapacağız? Bu yıl Pesah için ne matsot ne de şarap alacak paramız bile yok. Nasıl iyi bir seder kuracağız?” diye sormuş.

Baba cevap vermiş. “Değerli tek bir eşyamız var, o da Eliyau Anavi için olan şarap kadehi. O gümüştür. Onu satarak Pesah için matsot ve şarap alabiliriz. Bu yıl Eliyau Anavi için dökeceğimiz şarabı cam bardağa doldururuz.”

Çocuklar çok üzülmüş. Babalarına “Başka bir şey satamaz mıyız? O muhteşem şarap kadehini satmak istemiyoruz. Eliyau’nun bardağından ayrılmak istemiyoruz!” demişler.

Babaları onlara bakarak “Çocuklar çok üzgünüm. Şarap kadehini satmak zorundayız. Satacak daha değerli bir şeyimiz yok.” diye cevap vermiş.

Anneleri de onlara dönerek “Babanız haklı. Şarap kadehini satmalıyız. Eğer satarsak  Pesah için matsot ve şarap alabilir, iyi bir seder yapabiliriz.” demiş. Dolaptan Eliyau’nun bardağını çıkararak onu kağıda sarmış ve de gümüşçüye götürmüş. Kadehi satarak aldığı parayla da bayram için şarap, matsot ve biraz yiyecek almış.

Bayram gecesi bütün aile seder için masaya oturmuş. Eliyau Anavi için olan şarabı cam bir baradağa boşaltmışlar. Masa bu yıl diğer yıllarda olduğu gibi  şık ve özel gözükmüyormuş. Yalnızca bu da değil, anne, baba ve çocuklar da daha önceki yıllardaki kadar mutlu değillermiş. Çocuklar seder masasına bakıp şöyle düşünmüşler: “Bu bayram diğer yıllardan çok farklı. Bu yıl bir şeyler eksik.”

Masanın etrafında oturmuşlar ama hiç kimse bir kelime dahi etmiyormuş. Baba çocuklara bakmış ve “Üzgün olmamalıyız. Her yılki gibi Agada’yı okuyup mutlu olmalıyız. Sade bir bardağa onun için şarap doldurmuş olsak da Eliyau Anavi gelip bizi ziyaret edecek.” demiş.

Baba Agada’yı okumaya başlamış. Anne ve çocuklar mutlu olmaya çalışmışlar. Agada’yı dönüşümlü olarak okumuşlar ve kalpleri yavaş yavaş sevinçle dolmuş. Daha önceleri olduğu gibi masa yine gözlerine şık gözükmüş. Gösterişsiz sade şarap bardağı bile sattıkları gümüş kadeh kadar özel görünmüş.

Agada’yı okurken birden kapı çalmış. “Bu kim olabilir ki? Her Yahudi evinde seder masası etrafında otururken kim gecenin bu saatinde sokaklarda dolanabilir ki?” diye düşünmüşler.

Evin en küçük oğlu kapıyı açtığında dışarıda yaşlı bir adamın durduğunu görmüş. Sırtında bir çanta taşıyormuş. Yaşlı adam “Ben bu ülkede seyahat eden bir Yahudiyim.  Seder yapabilecek bir ailem yok. Sizin seder masanıza katılmama izin verir misiniz?” diye sormuş.

Anne ve baba “Basit evimize hoşgeldiniz. Girin ve bize katılın. Masamız başkalarınınki kadar çok özel veya gösterişli değildir ama her zaman bir fazla kişinin katılımına yetecek kadar yiyecek ve odamız vardır.” diye cevaplamışlar.

Yaşlı adam aileye katılarak hep birlikte Agada’yı okumuşlar. Eliyau Anavi için kapı açıldığında yaşlı adam herkesin sade şarap kadehine baktığını görmüş. Onlara “Neden cam şarap bardağına bakıyorsunuz?” diye sormuş.

Anne ve baba sessizce oturarak hiçbir şey söylememişler, ama çocuklar bir zamanlar nasıl farklı bir şarap kadehleri olduğunu ve bu parlak gümüş kadehinin üstünde harika motiflerle Eliyau Anavi yazısının kazılı olduğunu anlatmışlar. O şarap kadehi sıradan bir bardaktan daha genişmiş. Özel bir şekli varmış ve de gümüş bir tabanı varmış.

“Büyükbabamız bu şarap kadehini babamız bar-mitsva yaptığı zaman vermiş ve o günden beri ona çok iyi baktık. Fakat bu yılki bayramda şarap, matsot ve yiyecek alabilmek için onu satmak zorunda kaldık. Eğer onu satmasaydık, Seder yapamıyor olacaktık.” diye anlatmışlar.

Yaşlı adam çocukların hikayesini dinlemiş ve başını sallamış, ama hiçbir şey söylememiş.

Sederi bitirdikten sonra herkes masayı kaldırmaya yardım etmiş, bulaşıklar yıkanmış ve her şey yerine kaldırılmış. Ailenin her bireyi Eliyau’nun kadehinin bulunduğu dolabın önünden geçerken boş rafa bakmış ama kimse bir kelime etmemiş.

Daha sonra misafirlerinin yatağını hazırlamışlar ve herkes uykuya dalmış.

Aile sabah uyandığında yaşlı adamın yatağının boş olduğunu görmüş. Dolapta eski kadehin durduğu rafa baktıklarında onun yerine yeni bir şarap kadehinin bulunduğunu görmüşler. Bu da pasparlak gümüşten yapılmış. Bunun da özel bir tabanı ve üstünde harika işlemelerle “Eliyau Anavi” yazısı varmış. Sattıkları şarap kadehinin aynısı gibi görünse de bu kadeh biraz daha farklı ve de daha bile güzelmiş.

Hepsi birbirine “Dolabımıza bu kadehi kim koydu? Bunu buraya biz koymadık ve evimize gelen tek yabancı yaşlı adamdı. Bu şarap kadehini belki buraya o bırakmıştır. Ama o kim?” diye sormuşlar.

Ama hiç kimse bu gizemi çözememiş. Kimse onun kim olduğunu bilmiyormuş.

Peki siz yaşlı adamın kim olabileceğini ve şarap kadehinin nereden gelmiş olabileceğini bildiğinizi düşünüyor musunuz?

Copyright © 2011 SEVIVON. Tüm Hakları Saklıdır.
Bu sitede kullanılan tüm içerik ve görsellerin kullanım hakları Sevivon'a aittir.
İzinsiz kopyalanamaz ve kullanılamaz.